en'dam// . . . “en” kör olasıca kedi değil bir hançerdi aydını olamayan günün karamsarlığında göğüs kafesimde biriken kuşlar kuşları en çok uçarken seviyorum en iyi arkadaşım değildir kuşluk vakti en kötü arkadaşım artık arkadaşım hiç değil en çok kendimi sevdiğim yalan daha tanışmadık bile sahi nedir, nedir bu “en“ meselesi neyin kafası, felsefesi “dam” pul pul dökülüyor yazmadığım kanatsız mektuplar tutmuyor ütü kırıştıkça, karıştıkça bu bunamış dünya dünya dönmedikçe kafam dönüyor yüzme bilmeyen balıklar kadar kuruyum rüzgarı taklit eden kırbacım, ıslığım evrensel selamı, sabahı da kestim ayırdım geceyi parçalara hiçbir tanrı vermiyor avans yalnızlık malum beklemiyor varsın gamsız desinler bildim bileli dansım lakin “dam”sızım “endam” bu mana, bu endam-ı derya var ya.. inan yoktur başka yaradılışta amma biliyorum bu bir rüya bakışım Adem, yakışın ki Havva ört gözlerini karışmasın gece, gündüz ört etten bereketliliğini ki üşümesin dünya ya da dur, dur bekle tuvallen önce tenin cennetine sonrası ateş, sonrası ıslak bir yangındır ah-ı mabedime bu mana, bu endam-ı sen var ya.. yoktur, yoktur kainatta bile… . . . // ilhanaşıcıocakikibinyirmiiki |
Yüreğe kaleme sağlık