KAYBETTİK ELLERİMİZİNe olurdu hiç kurumasaydı yolumuzun üzerindeki sevgi ağaçları, Her bahar erguvanlar açsaydı, el ele yürürken gözlerimizde, Ne olurdu hep yağsaydı o Nisan yağmurları, Umut damlaları ıslatsaydı saçlarımızı, Özgürlüğü koklasaydık ıslanan topraktan doya doya Ve huzur solusaydık gökyüzünün o sonsuz mavisinden. Umut, özgürlük ve huzur da olsaydı sevgini yaşattığım o kutsal yerimde; Ne olurdu, ellerin yine sıcak kalsaydı ellerimde.. Palette renkler karışmış, fırça yolunu şaşırmış, tablo perişan. O ağlayan kadının gözyaşları neden kırmızı? Ya ağaca asılmış adam? Kendi yüreğini mi ilmiklemiş boynuna? Ağaçların ardına sinmiş o çirkin şey, yoksa şeytan mı? Güneş hiç simsiyah olur mu, delirmiş mi bu ressam? Gözlerimiz mi yanlış görüyor, yoksa üşüyen ellerimizde mi günah? Keşke, ellerin yine sıcak olsaydı ellerimde...Âhh... Bir masa, üzerinde iki çay bardağı, şiirler dökülmüş, masa ıslak, Bir yanda bir kadın, seven, fakat sevilmeyi beceremiyen, Karşısında bir adam; gözlerini kaybetmiş kadının gözlerinde, Elleri değiyor birbirine, bir napoliten şarkı sesi geliyor derinden Ve son sevgi kırıntıları dökülürken ısınan ellerinden, Bir ümitle kalkıyorlar yerlerinden, O sevgi kırıntılarını toplayıp Elele gidecekler...Heyhat! Elleri kayıp... Ünal Beşkese |
Yüreğinde öyle bir fırtına koptu ki birden, parmakları gittikçe hızlandı. Notalar çığlık çığlığa uçuştu dört yana... Gözlerindeki kederden, şimşekler çaktı. Her şeye rağmen aynı hızla çalmaya devam etti. Taa ki, yüreğindeki yangının son kıvılcımları da uçuşana kadar...
Bakışlarındaki yorgun ve kırgın dinginliğe, gittikçe hafifleyen notaların sesi karıştı... Bir an gözünü yumdu. İki eliyle birden tuşlara öyle bir vuruş vurdu ki, loş odanın pencerelerinden kuşlar gibi kanatlanıp bulutlara karıştı umutlar ve o sisli hüzün...
-------
İnanın, bir film gibi izledim bunları bu şiirinizi okurken... Çok güzeldi. Yüreğinizdeki ilham hiç bitmesin efendim...
Sevgi ve saygılarımla...