Z İ L - Ç A L A R
Her gün, her yerde ve her zaman; hep, bir takım ziller çalar da, bizler bu zillerin içinden yalnız okuldaki ders ve evdeki çalan kapı, saat ve telefon zillerini duyarız. Halbuki bu zillerin dışında çalan, bir çok zil daha vardır. Fakat, insanlar çalan bu diğer zilleri duymaz veya duymak istemez.
Sanki bu zillere kulaklarımızı tıkayınca, köpüren “kader nehri,” başka mecrada akacakmış gibi, hep kendi kendimizi kandırır dururuz. HEYHAT!.. Nedense gaflet uykusundan, hiç ama hiç uyanmaz ve bilinenin dışında çalan zilleri, çoğunluğumuz hiç duymayız!.. Ya, siz!.. Siz de bu zilleri duyanlardan mısınız? Z İ L - Ç A L A R ŞİİR NO: 89 ** 10-12-2008 Bir gün, bakarsın; GÖNLÜN’de ZİL’dir, çalan, Zil’i çalan, CEBRAİL ALEYHİSSELÂM. Bu zil sebeptir, kalbin titremesine, Yol gösterir, insana; Resûl-i Zişan... Bir gün, bakarsın; KAPI’nda, zil’dir, çalan, Zili çalan AZRAİL ALEYHİSSELÂM. Simsiyah saç’ta; yer yer, ak’ları olan, Artık tövbe et, elveda ya hazırlan!.. Besmeleyle doğan, ezan’la ad konan, Sırat’tan kolay geçer, ihlâslı olan. Bir de zekat’ı verip, namazı kılan... Bu Dünya yalan, Ahiret’tir aslolan... Para, pul, mal, mülk, eş, dost, kadın ve çocuk, Hırslılar çeker, varlık içinde yokluk!.. Yaşam denen serap, bir anlık bir soluk, İman’dır!.. Hesap günü, sana YAR olan... 18-02-1996 ** SAAT:17:45 **Konak-İZMİR. Mürsel Münevveroğlu ([email protected]) |