Eski Toprak
Elektriğin olmadığı zamandan geliyorum
Köşede dans eden titrek aleviyle Odayı aydınlatan Gaz lambalarının zamanından Suyun kuyudan içildiği zamandan geliyorum Pilav kömürde pişer Sular kazanda kaynardı Közde gömülü patatesler olurdu Geceleri yıldızların parladığı zamandan geliyorum Sırt üstü yere uzanıp damlarda Bitiremezdik saya saya Uykulara dalardık sessizliğin türküsünde Ekmeğin tandırda piştiği zamandan geliyorum Biri hamur yoğurur, biri ekmek açardı En kahramanı ise ekmeği pişirirdi harda Bütün bunlar da bahaneydi bir düzine kadına Yalın ayak çocukların zamanından geliyorum Çelik çomaktı oyunların meşhuru Ne kanayan yaralar ne bitmeyen kavgalar Zaman nasıl geçerdi akşam olana kadar |