HİCABİ ABDÜLBAKİ
Kırım’ın Bahçesaray’da doğmuştur
Cehaleti ilim ile boğmuştur Onu bulanın yüreği soğmuştur Eren biri Hicabi Abdülbaki Şeyh Mustafa’nın halifesi olur Seven yarini ölse yine bulur Amasya’ya gelir burda durulur Helal teri Hicabi Abdülbaki Ebussuud Muhammed dede soyu Dede Cengiz torunlarından boyu Faziletli bir zat güzeldir huyu Hikmet yeri Hicabi Abdülbaki Ürgüplü Hacı Ahmed’den ders görmüş Zahir ilimleriyle hayat sürmüş İslam’ın nuruyla nefsini örmüş Dinin eri Hicabi Abdülbaki Emsile’yi tasavvufi diliyle Tafsilatlı şerh düşürmüş eliyle Örnek olmuş insanlara gülüyle Allah yari Hicabi Abdülbaki Kabri için Ziyere’ye gidilir Dergahın avlusuna defnedilir Mübarek ruhuna dua edilir Ölmez diri Hicabi Abdülbaki Sadık KARADEMİR urhal Şeyhi Mustafa Efendi Hazretleri’nin halifelerinden, faziletli bir zat olup, Kırım’ın Bahçesaray şehrinde doğmuştur. Hal tercümesi, âlimler faslında geçen "Dede Cengi" torunlarından olduğu, dedesi Ebussuud Muhammed Efendi’nin, Kefe müftüsü iken kaleme aldığı "İbâhâtü’d-Dühan" risalesinin sonunda yazılıdır. Zahir ilimlerini, Kırım’ın Ruslar tarafından istila tarihi olan 1188 (1774) yılında Amasya’ya hicretinde, Ürgüplü Hacı Ahmed Efendi’den öğrenmiştir. Dede Cengi, Amasya’lı ise de, 10 yıl kadar Kefe müftülüğünde bulunduğundan, hal tercümesini yazdığımız Hicâbî Efendi Hazretleri’nden başka da, Kırım’da torunları vardır. Bir nüshası elde bulunan "el-Ebkirâtü’1-Muhtelife fî Şerh-i Emsileti’l-Muhtelife" adlı eserinde, meşhur "Emsile"yi tasavvuf diliyle tafsilatlı olarak şerhettiği görülmektedir. Diğer eserleri de şunlardır: Hediyye-i Hilâl, İnâs ve isti’nâs, Bâde-ii Kevser, Nukut-i Tevhîdiyye, İkaz-ı Nâim, Bâde-i Fakr-ı Kına, Ta’rîfü’l-İnsan. Hicâbî Abdülbâki Efendi Hazretleri, 1238 (m. 1822) yılında vefat etmiş, Amasya’ya bir saat uzaklıkta, Ziyere isimli bir köyde dergâhının avlusuna defnedilmiştir. |