Hep Bekledim Seni
acımasız yaşam yolculuğunda
gözlerinde bir kez hapsolduktan sonra hep bekledim seni kalabalıklar arasında seni bulmaya çalıştım sürekli. gözlerimin feri soldu caddeyi seyretmekten, burnumun direği sızladı binbir koku arasından kokuna ulaşmak için anıların tek mermisiyle can verecek bir bedenin şakağına namlu dayandığında gökyüzünde kara bulutlar yuvarlandı sürekli. boynu urganda bir mahkûmun sandalyesine tekme atılmasını, askerin tezkere, mahpusun tahliye almasını bekler gibi bekledim seni ovaların kucağında sessizce uzanırken kristal parlaklığında ırmak, yumurtadan çıkmayı bekleyen ördek yavruları bile sazlıkların üzerinde beklememiştir benim beklediğim kadar, öyle bekledim seni gökyüzünde asılı ateş topu iken güneş, boynu bağlı susuz bir köpeğin sahibi geldiğinde etrafında fırdöndü misali dönmeye hazır beklemesi gibi de bekledim seni gelmeyeceğini biliyordum aslında, ilk andan beri içime doğmuştu. gelmeyeceğini bile bile ve bana da bekle demediğin halde yine de bekledim seni yüreğim havai fişek benzeri patladı ve umutlarım yoruldu sonuna kadar. doğum sancıları çeken bir anne adayının çocuğundan vazgeçmediği gibi, ben de vazgeçmedim seni beklemekten asla. bildiğim şu ki hep sevdim ve her zaman bekledim seni Seğmenoğlu (Dr.Osman Akçay) |