GÜLÜMSEMEYİ ÇOK ÖZLEDİM BAYIMŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Düşlerim terli: gerçeklerin neminde büyüyen bir yaprağım ben ve naylondan terliklerim ve parmak arası yalnızlığımla avunuyorum, göğün gürültüsüne karışan sesim ve semada büyüdüğünü biliyorum aşkın izdivacında tek tanık da kuşlar ve melekler. Haczedildi ruhum Ben ki yedieminde unutulmuş bir düş’üm bayım Sizin hiç düşmediğiniz aşkın da kahramanı Gecenin koynunda saklanan bir ışık gibi Gözümü alan elası gözlerinizin Yoksa koyu kahve miydi içtiğim? Hani aşkın telaffuzunda tanık gelen bir gölgeden öte Kıymet bilmez ahvalimden yana derdim İştigal ettiğimse mevsim ve nemi günün… Bazen sağalttığım acılar Genelde soyutlandığım Ben bir parantezim, bayım: Kendine açılıp kapanan Peçesinde gizin Pençelerini geçiren delişmen gücün Tek tanığı Ve işte başa aldım bu masalı Oysaki öykünmemiştim ben yalnızlığa Öldürdüğüm nefsim Üç beş de dünde kalan leşin kokusu mu sindi üstüme? Ah, bayım üstüme alınmıyorum Sağ elin verdiğini görmezken solum Bir de insan solundan kalkıp da başladı mı gününe… Sol anahtarıdır içimin çekmecesinin gizli sevdiği Gizin ölçümü iken aşk ve hüzün Çemkiren iblis ve soytarı gölgeler Kaçışan içime eli maşalı sözcükler Ah, nazenin yüreğim Koynumda büyüttüğüm yılanların da annesiyim madem Bunca zaman Tükenen sözcükler Dilime pelesenk bir türkünün güttüğü Hangi öyküyüm ben hangi güfte hangi beste? Eş güdümlü bir mermi gibi Bacağıma sıktığım son kurşun Yoksa koşarken yıkılmazdım yere Yığınla aşk ve hatıra Günyüzü görmeyeli ne çok gece geçti Geçkin rüzgâr sana sevdalı Geçimsiz varlığım güne aykırı Bir redif olsam ne ki? Bir diyetse ödediğim Açlığın hatta susuzluğun önemli olmadığı Bir yaşanmışlıktan da öte. İçime yapan yağmurun bakiyesidir Sele teslim olduğum Bir yitim Ne batak ne atak Su alan umut teknem Sevdiğim kadar da dürüst ve pürü pak Bir gönül ki benimki Gönül koymasın asla bana hiç kimse Ne de olsa gönlümdeki bülbülle iştigalim bir ömür Bazen hazana denk düştüğüm Belki de kırık dalı o gülün Gülümsemeyi çok özledim, bayım Öznemse hüzün ve güzün Arka bahçesi Kefil olduğum kadar varlığıma Sadık kaldığım bu imkânsız aşka Ördüğüm heceler ne ki söylemediklerimin yanında? Dost kalemlerden inciler Gözyaşım gözümden akıp da gitti Bastığım topraklar sert oldu bana... Ateşi bağrımı yakıp da gitti Sustuğum birikti dert oldu bana... Ortalık toz duman ve pus dediler Zehiri yutturduk sen kus dediler Konuşmak istedim hep sus dediler Sustuğum birikti dert oldu bana...(Teşekkürler Şükrü Atay Hocam) |