DAĞIN ARDIDAĞIN ARDI Şehzade Şehri varsa yoksa şehzadesi ile ünlüydü. Nerdeyse şehzade varsa şehir var, şehzade yoksa şehir yoktu. Koca şehir halkının tek varlığı şehzadeye alkış tutmak. Yedmedi şehzadeye dua etmek Gazetelerin manşeti şehzadenin kerametleri ile dolu. ‘’ Şehzade’nin sultanı’’ ‘’ Şehzade bugün bir acı doyurdu.’’ ‘’Şehzade bugün ağlayan birinin yüzünü okşadı.’’ ‘’Şehzadede bugün ünlüleri ağırladı, ünsüzleri dağladı.’’ ‘’Şehzade kameranın karşısına yeni tacı ile çıktı.’’ Yarın Şehzade ne diyecek? Şehzade yarın da aynı şeyleri söyledi. Söyledikleri gazetelerin yazdıklarından ayrı. ‘’ Duydum ki dağın ardını merak edenler varmış. Dağın ardında size yarar bir şey olsa bu şehzade size bulup getirmez mi? Kim ki dağın ardında güzel şeylerden söz eder bilin ki canınıza kasteder. Dağın eteği susuz çöl. Tepeleri zebaniler dolu. Kim ki adım attı dağın ardına ya susuzluktan çatlar ya zebanilere yem olur. Sakın ha şükredin halinize dağın yolunu ahdetmeyin.’’ Ertesi gün tüm gazetelerde manşet: ‘’ Şehzade şehrinden dağın ardını merak eden S.Ö dağ yoluna koyuldu. Daha çölün başında susuzluktan çatladı. S. Ö’nün cesedi zebaniler tarafından böyle parçalandı…’’ ‘’ Şehzade şehrinden dağın ardında çölü geçip ormana varmayı başaran H. Ç zebaniler tarafından böyle parçalandı...’’ …. Şehzadenin tahta oturduğu gün alkış tutanlar bir bir öldü… Doğan kızlar gelin oldu, Oğlanlar damat... Çoluk çocuğa karıştı. Şehzadenin gündemi hep aynı. Dağın ardı... Şehzade’nin şehri… Basın aynı… ‘’ Şeyh Hazretleri Şehzade’yi ziyaret etti.’’ ‘’Şehzade halkına hitap etti.’’ ‘’ Şehzade’yi yakından görmek için halk sokaklara akın etti.’’ ‘’ Şehzade kendisinden ekmek isteyene Allah herkesin rızkını verir, Allah’a dua et dedi.’’ Bir gün geçmiyordu ki basının gündemi değişsin. Bir gün geçmiyordu ki Şehzade’nin söylemi değişsin. Şehzade Şehri halkının bir günü bir gününü tutmuyordu. Dün yediğini bugün bulamıyordu. Her gün sofrasından bir lokması eksiliyordu. Çeşmelerinden akan su bir damla eksiliyordu. Caddeler her gün bir adım daralıyordu. Caddelerin süsü yem yeşil ağaçların bir yaprağı kuruyordu. Her gün bir ağaç kesiliyordu. Umudunu kaybedenler çareyi ölümü beklemekte buluyordu. Şehzade Şehri halkını bir yandan yokluk vuruyor, bir yandan susuzluk. Bir yandan susuzluğun yol açtığı hastalık. Dağın ardı umut. Dağın ardı merak. Dağın ardına koyulanlar oldu. Haber alınmadı yola koyulanlardan. Çok geçmeden anlaşıldı yola koyulanların yokluk sırrı. Dağa açılan bütün yollar silahlarla korunuyordu. Yola koyulan ilk adımda kurşunlanıyordu. Cesetleri yok oluyordu. Ne zaman ki anlaşıldı dağın ardında başka bir şehir var o şehrin yolunu bulup o şehirdeki sırrı çözmeye kafa yoranlar oldu. Dağın ardında bir şehir var mıydı? Varsa Şehzade Şehrine bağı var mıydı? E. İ. kafa yoranların başında gelen. ‘’ Dağın ardında bir şehir varsa mutlaka ulaşılacak bir yolu vardır. O yolu bulmak bizim başarımız olacak. O yolu bulamazsak, o şehrin şehrimizle olan bağını çözemezsek sonumuz olacak. Şehrin sonunun gelmesine göz yumanların desteğine ihtiyacım yok. Yaşamayı seven, yaşayacağına inananlar bir ordu olursa Dağın ardı bizden korksun:’’ diyordu. Dağın ardını İ.E. kadar küçük G.B. de merak ediyordu. G.B. duymuştu Dağın yoluna her çıkan ölüyor. G.B daldıkça daldı masal dünyalarına. Kâğıttan kılıçlar yaptı. Ata bindi. Ordular kurdu. Dağın ardını fethetti. G.B. artık kendini çocuk görmemeye başladı. Kendini Şehzade halkına sorumlu hissetmeye başladı. G.B. bir akşamüstü bir yandan hayaller kuruyor bir yandan dostunu bekliyordu. Dostu bir tilkiydi. Çok gelmeden tilki geldi. Tilkiyi bir yandan okşadı bir yandan karnını doyurdu. G.B. birden dostunu okşamayı bıraktı. Avazı çıktığında bağırdı ‘’ Yarın yepyeni bir güneş doğacak. Yarınlar güzel olacak.’’ G. B.nin tilkinin postuna ihtiyacı vardı. Eli bir türlü varmıyordu tilkinin canına kıymaya. Birden dağ yolunda ölenler geldi gözünün önüne. Doğacak güne bedel ödemek gerekiyordu. Bedelsiz gelmiyordu yarınlar. Tilkiyi kesti. Postunu çıkardı. G.B. güneş doğduğunda çölü aşmış, ormanı geçmişti. G.B. orman tepesinin eteğindeki ovaya şaştı kaldı. Gürül gürül akan sular. Hiç görmediği meyveler. Şatolar.. Oto garajları, helikopter pistleri… G.B. nin dönüşü gidişinden farklı. Yolları adımlamadı. Kanatlandı uçtu. G.B.nin ilk işi İ.E.i bulmak oldu. ‘’ .İ.E abi, Şehzade Şehri’nin bütün suları Dağın ardına taşınmış, Dağın suyunu kesersek şehrimiz yeşerecek. Dağın suyunu kesmek zor olmadı. Suyun çıkış yolları tespit edilerek bir bir dağa verilen çıkışlara tıpalar takıldı. Şehir korumaya alındı. Şehrin yeşile bürünmesi çok sürmedi. Çok geçmeden haber duyuldu. Dağın ardı kurumuş Şehzade terk etmiş. Çok geçmeden dağın ardına yeni yollar yapıldı. Tekrar su verildi yeşertildi. Artık halk dağın ardına gelip gidebiliyordu. Ne Şehzade Şehri’nin suya ihtiyacı vardı ne dağın ardının. Sular yetiyordu yetmesine… |