Hû Diyebilenlere
Bir derde sevmiştim,
Sebebi bilinmiyor. E benliğe girince o dert Derman da sorulmuyor. Daha küçüktüm, bir başıma yakalandım. Dilim lal, kulağım sağır, gözlerim âmâ, Yüreğim hayata dönüktü benim. Ne olduğunu bilmediğim, Anlayamadığım, Gelgitler geldi geçti... Benliğe baktım; Bir "girdap", Bir "karadelik" İçine çeken, Çektikçe daha da büyüyen... Aslında ben, Beni katlediyormuş da Dediğim gibi Göremedim, Duyamadım, Söyleyemedim, Sezemedim. Yaşanılan benimle yitecek bir sır kaldı. Pişmek için yanmak gerekmiş ya, Küçücükken tutuşmuş kıvılcımlar. Halbuki Daha idrakinden bile acizdim. Yandı, Yandı Hep yandı ta ki, Ta ki ölünceye kadar. Öldü... Evet öldü, Öldü, Dirildi ta ki, Ta ki duyuncaya kadar Toprak kokusunu. Topraktan geldiğimizden midir nedir, Havadan nem kapıverdim de Pişemeden çiğ kaldım. Boşuna dememişler, Tam da böyle olmasa da: "Yollar güzelmiş, Yolculuğa katık yapmasını bilen için. Sisler alıkoymazmış, Varacağı yere gitmesine bilen için. Havadaki nem abı hayat olurmuş, Toprağını özümsemesine bilen için." Yolculuğun sonu merak edilmesin, Varamayan çoktur bu alemde. Derde sevene derman neyine gerekmiş. Yansın, Yansın, Pişmedikçe boşunadır yanması. Bırakılsın aklın kurgusu ve tedbiri. Söz dinletilsin Açılsın ve bakılsın kalplere. İzin verilsin, Söylesin, Haykırsın, Hû! Her zaman Hû! İlla ki Hû!... |
Sizi yürekten kutluyorum..
Dost bir şairin limanına uğramak gibi seviniyorum..
Selamlar, saygılar...