Saf sözcüğünün sırrınaydı açlığımŞiirin hikayesini görmek için tıklayın 10 yıl önce vakti zamanını tam bilemediğim bir günde yazılmış
ve sanki bana ait olmayan ilhâmlarlarla hazırlanıp verilmiş bir şiir gibiydi ! ciddi söylüyorum//çünkü şiir yazmasını bilmiyordum o vakitler ve hâlâ öyleyim inanın veya inanmayın// şiirlerin mantığını ararken.. renkli bir yemeni bağlandı hulyâmın gün yüzüne ne bahar ne de kıştı mevsim.. beyazı tozlanmıştı ayak bileklerinin kâhkülleri çizerken alnıma düşünceyi kara üzüm gözlerinde çözüldü men/dilim.. saçtı ilhâmı ; toprak yolun bekâretini imâ eden kadim bir mısradan aldığım mola.. ’saf’ sözcüğünün sırrınaydı açlığım genişliyordu tahayyüle el sürmeden tasavvufa bakıyordu takvime.. eski zaman sevdası doluyordu tasvire.. arayışın meçhul kapısında özenimi bağışlıyor cür’etim.. derinlikte uçsuzlukmuş suskunluğun mânası.. bulduğumu sandığım ’saf’ lık ummanla semânın birleştiği ıssızlık.. icâbetinden muâf toplanmıştı saf’lar, sevdanın bab’ı sarı çölün ortasına.. yürümek kolay değildi gördüğüm netameli düş’te varlığımdan boncuk boncuk sesler iniyordu sırrının kuyusuna, daha ağarmamıştı gün.. yeniden bağlandı men/dilim ağırdı sevda... .. |
Sonsuz saygı ve selamlarımla...