KÂHTA SEVDAMIZIN GÜLÜMazinin yelleri esiyor başımda, Yüreğime özlemin kurulmuş Kâhta’m, Geçmişim yüzüyor gözyaşımda, Kucağındayım sokaklarının, Bakıyorum Hafızı Goje’nin bilen gözlerine, Osman’ı qürik sesime bakıyor, Damat gibi giyinmiş Mehmet Şahin, Sevgisi gönlüme akıyor… Kürsüye oturmuş Hacı Üzeyir Efendi, Bal damlıyor ağzından, Tek lokma haram geçmez boğazından, Yanında Demirci Mustafa, “Kulak verin” diyor esnafa… Yine gerçek var hitapta, “Kula kulluk yok bizim kitapta,” Güneş doğuyor yüreğime… Sulanmış süpürülmüş erkenden, Gölgeyle serinlenen kaldırım, Sandalyelerde Asiye Abla, Başkan Ramazan Yıldırım, Tatlı sohbette iki güzel insan, Yüzleri bahar gülüşleri Nisan, İnsan sevgisi yüklenmiş yürekleri, Güzel günlere tüm dilekleri… İlkokulum geniş bahçeli Kubilay, Dayanmış avlusunun kapısına, Hasan Yücedağ gül yüzü dolunay, Orta Okul bahçesinde yiğit müdürüm, Diyarbakır Dicleli Hüseyin Tayfun, Unutmadı seni benim bu gönlüm, Duvar gazetesinde dile geldi “SESİMİZ” Edebiyatta şiir yazıydı hevesimiz… Su Kulesi uzanıyor arşa, Basamaklar götürüyor beni en başa, Yukarıdan bakıyorum Kâhta ovasına, Horik Aysadık Ariket Bizirin, Seyhbaba Karakuş Cendere yolu, Dört bir yanın Kâhta’m yemyeşil bağlar, İki bin yıllık anıtlarla süslü, Nemrut’u kıskanır bütün yüce dağlar… Kâhta sevdamızın gülüsün, Yaralı gönlümüzün dertli bülbülüsün, Toprağında toprak oldu canımız, Derdin yoksulluğun kanayan yanımız, Gurbet ellerinde özleminle hüzündeyiz, Aklımız fikrimiz kaldı sende, Yazılan şiirde yazıda çizilen desende, Gece gündüz dağında düzündeyiz… |