KİRAZ AĞACI (19)„Ne Atam’ı canlı yaşadım, Yılmaz Güney‘in sıcak ve dost eliyle Boğaziçi Üniversitesinde kardeşim sayesinde kucaklaştım Kiraz Ağacı’m; „Bir filmi gösteriliyordu, Bu nedenden solan baharları hiç sevmem ben Kiraz Ağacı’m, sanırım onlarda beni. Hep dostlarımı aldıp götürmüştür benden, „sıra sende“yi hiç esirgemeden. Sonbahar olunca, yeşilin solunca, yaprakların sararıp yere düşer, içime bir burukluk çöker, sebebini ararım Kiraz Ağacı’m; Meğer kış boyu korumak için suyu kök gözeneklerinde, çeker-emermişsin yaşamı özüne, çok güzel bir çözüm! Peki benim bu hüznüm nedendir ki iki gözüm? Nasılsa; Kelebekler, arın, yemyeşil yaprakların yılmadan her yıl yeniden baharlaşacak, yeniden kuş, böcek ve meyvaların güneşle kucaklaşacak Ama benim içimde 9 Eylülde böyle bir zamanın sonsuzunda, her sonbaharda esecek GÜNEY’den gelen bir rüzgar, canlanacak anılar, Yılmaz’a yapılan haksızlığı hatırlayacağım Kiraz Ağacı’m. Alır o yelesine sanatı, dört nala dolu dizgin bir hayatı; Görüntü, ışık, muzik, doğa, gölge, sanki, anılar Beyaz Perde! Ve der ki; „Ben dengesizliğin değil, dengenin neferiyim; İşte böyle dilim döndüğünce bu dost Yılmaz‘ı sana anlatmaya çalıştım Kiraz Ağacı’m. Birde kulak verelim her ikimizde onun bize ne demek istediğine; "DÜŞÜNMEK" Şimdi sanırım iyice tanıdın bu yiğidimi Kiraz Ağacı’m. İnsan; Her ölümün ardından gidene anlamlı, minnet dolu, saygılı ve güzel sözler söyler, kalanlara ise baş sağlığı diler. Giden birine benimde bir övgüm var dostlar; „Sefası mutlu, bir sarhoş bir yargıç kadeh elinde (*) Yana yatık/italik dizeler 6 adet „GÜNEY“ şiirlerimden alıntıdır.. |