EY GÜNEŞEY GÜNEŞ Burada yağmur kokusundan sonra Kara gecenin arkasından bir güneş doğdu Dudaklarında tebessüm… Aydınlattı gülüşü karanlık dünyayı Altın oklar fırlattı karanlıklara. Kaçtı karanlıklar mağara kovuklarına Esvabını toplayarak. Onunla birlikte gitti Cinler,şeytanlar; korkular,periler,devler… Korkusuzca açtı aydınlığa Kapılarını,pencerelerini evler… Uzadı en uzaklara altın teller, Uzadıkça dokundu mahzun gönüllere Gül kokulu eller. Serinledi çölde kavrulan kum Doğunca güneş. Gün yüzüne çıktı gerçekler Bir adım atacak yer yoktu kara gecede Her yerde sayısız uçurum… Aydınlığında hareketlendi karıncalar, Güvenle açtı gözlerini çiçekler, Ezilmekten kurtuldu böcekler… Fakat; Habersizdi aydınlığından yarasalar. Görebilirler mi güneşi Bin yıl arasalar? Gün doğmadan önce Çürük elma fiyatına tezgâhlara dizilmiş Rengârenk yüzler… Simsiyah yağıyordu zifiri karanlıkta kar. Güneşi arıyordu buz tutmuş gözler, Diri diri yutuyordu körpe fidanları toprak Dalına yabancıydı yaprak… Gün doğmadan önce Gecenin karanlığına gizlenmiş Daha neler neler vardı: Taciz,tecavüz,zülüm,işkence Ve daha nice iğrençlikler… Çöldeki kumlar kadardı. Ey güneş! Sen doğmadan önce Boğulurdu karanlıkta âminler Korkusuz dolaşırdı damarlarda Periler,şeytanlar,cinler… Konmazdı pencerelere güvercinler. Ey güneş ! Doğunca sen Zulmetmetmiyor kardeşe kardeş, Kırmıyor dalları deli rüzgâr. Göçmen kuşlar gibi Uçup gitmiyor Kışın göğsünde bile oluyor bahar. Ey güneş, Batma, Batma ki, Düşmesin insanlar yeniden Karanlığın boşluğuna! Uzun dilli deli rüzgârlar, Dövmesin yeniden gariplerin bağrını. Geçmesin bodur ağaçların gölgesi Kendi boyunu. Yuva kurmasın karanlık,gariplerin yüreğine. Ey güneş! Sen hayat kaynağı Sen sıcacık bir nûr, Sen bolluk, Sen bereket, Sen rahmet, Sayende yağar Ruhumuzu kirlerinden arındıran yağmur. Ey rahmet güneşi! Aydınlığında Kalbine konarım. Sakın batma, Yoksa donarım! |