lal teri// . . . evet, ne tarifi, ne de tasviri yoktur acının bence de delmeye görsün hele bir tenini kanatsız gök, yağmursuz bulut gibi deler geçer susuz, destursuz toprağının terini sus’tur, suskundur bazı pişmanlıklar.. uyuşur tenin menekşesinde, besmelesinde biriktirdiğin tüm karıncalar sus, gitme dese de isinde tütüne çalan gözleri ağrılanır illa ki ölümüne, dirisine boncuklanan lal teri ağır gelse de, gelemese de ölmenin hafifliğinde, ölememenin düşümünde yaşamak körebeleşir tüm saçaklar, saklambaçlar bulunmak istercesine sobelerinin kinayesiz ezberinde ne desem, nasıl desem inan sevişmek değil mesele sevmek yoruyor en çok beni bu cephede içmek, şişelerin dibini resmetmek hiç değil mesele çırılçıplak ayılmak yoruyor sensizliğe beni her seferinde… . . . // ilhanaşıcıağustosikibinyirmibir |