DALLAR KURUMUŞ
DALLAR KURUMUŞ
Dolanıp vardım doğduğum topraklara. Mevsim yaz idi amma otlar kurumuş. Ne elmanın nede ayvanın dadı kalmış Esmiş samyeli, dallar kurumuş.. Açınca pencereyi eserdi sılanın tozu Şimdi yemeklerin kalmamış tadı tuzu Gene yüreğime kondu ince bir sızı Kuşlar konmaz olmuş gayri dalına Sonbahar gibi dallar kurumuş Bir susaya, birde köy içine yürüdüm. Ne eş kalmış nede gavim, gardaş Kimi kapılar kitli, kimi damlarsa yıkılmış Bağlar kurmuş, tarlalarsa olmuş hozan Meyve vermez oldu, dallar kurumuş. Açtım ellerimi mezar mezar dolaştım Emmi, dayı, hala, babam hakka yürümüş Nolduysa baharda otlarda çürümüş Gençliğim geçmiş amma güzel gün imiş Köyüm viran gibi dallar kurumuş Hasretin dinmiyor geçse de seneler İçim dolu, gözüm yaşlı dilim söyler Eşi dostu sordum hani neredeler? Işıklar sönmüş, karanlık sokaklar Kuşlar göç eylemiş, dallar kurumuş |