Har
Har
bu iklimsel değişim bana yaramadı serhat ellerin serinliği tenim şubatlarda ceketsiz gezerim içimde bir yangın memleket bir değil bin yanıyorum serinlenmiyor içim kavunlar kösele olmuş kırk karpuz kes kırkın içi geçmiş su soğuk onunda tadı yok nesli aslı yok eden bir bozulmuşluk bir damla bir nefes bir hayat bir ömür insanlar bezgin mi bezgin bezgin mi üzgün mü yorgun mü birbirinden uzadıkça mesafeler eller ellere değmeyince kınada içinde yaşanmayan yalnızlık insan kendine sığıntı dudak lokmaya değse diş gezmiyor incecik gömlek bedene ağır yük kapı pencere dilsiz sessiz esmiyor kesmiyor o tel tuğla klimalar aklım bana zülüm ediyor akıl çemberinde preste kurt uluması köpek havlaması tilki dansı kefenimi çekiştiriyorlar kapmışlar makası mirasım yağmalanıyor hunharca ağzımda dişim parmağımda yüzüğüm bahçede ağacım fidanım dalım çiçeğim özüm toprak tohumum toprak gül bende açar Ahmet Coşkun |
içimiz yangın yeri, kalın sağlıcakla