EFENDİM
"Güllerin ve Gönüllerin Efendisi Resul-i Ekrem’e!..."
Güzellik şahikası, nübüvvetin çerağı Yürek semalarının dalgalanan bayrağı Mazlumların gür sesi, acizler sığınağı Ruhuma âb-ı hayat sensin derman Efendim Tutuşan gönüllere kat’i ferman Efendim Güllerin en irisi, çöllerin rayihası Nesiller yetiştiren bahçelerin en hası Ezanlar yankılanır, silinir yürek pası Aşkına meftun kalbim, sana hayran Efendim Hakk’a varmayan vuslat bize hicran Efendim Kisra saraylarını dize getiren sendin Küfrün kalelerini yıktı mübarek bendin Gurbete veda edip aslî yurduna döndün Ahmedsin, Muhammedsin gül û reyhan Efendim Batıla kâbus oldun, Hakk’a burhan Efendim Gönül sermayesini gayri yükledik ata Çileyi azık ettik, yol verdik saltanata Sırtımızda ağır yük, revan olduk Sırat’a Bîçare ümmetine şefkat ihsan Efendim Hüsnünü vasfetmede aciz lisan Efendim Bu gönül şehrimizin koca sultanı sensin İçimizi kavuran derdin dermanı sensin Ruhlara hayat veren aşkın ummanı sensin Mahbûb-i Hüda’sın sen cana canan Efendim İsmail’in olurum, bu can kurban Efendim Sararmaya yüz tutmuş gülşenime can düştü Hercaî yüreğime kor gibi sevdan düştü Bedenim sırılsıklam, düşüme figan düştü Seni düşünmeyen kalp yıkık, viran Efendim Didârına müştâkım ruhum üryan Efendim Çatlayan yüreklere nur yağmurları yağdır İmana pusu kuran bu ne yüzsüz bir çağdır O Habib-i Kibriya gözümüzde bir dağdır Kâinat vecd içinde eder seyran Efendim Bulutlar kucak kucak sana giryân Efendim Ayağının altında toprağın ben olsaydım Sâyebân niyetine yaprağın ben olsaydım Tecellinle müşerref Nur Dağı’n ben olsaydım Azgın bir küheylandır, nefsim tuğyan Efendim Sana dair olmayan sözler ziyan Efendim Her bir yağmur damlası inci, gevher çöl için Bülbülün yakarması sevdiceği gül için Arşın cümle kapısı açılır Resûl için Gökler gözyaşı döker,ağlar cihan Efendim Hilkatin sebebi sen, nur-i Yezdan Efendim Efendim, halâskârım, gül-i ruhsâr rehberim O mübarek alnından iştiyakla öperim Nebiler ordusunda ben gönüllü askerim Sen yoksun ya âlemde yürek hazan Efendim Ümmetin akıbeti billâh hüsran Efendim Hicranın yüreğimi kavurdu Resulullah Külümüzü dağlara savurdu Resulullah Can evimi kasırga, sel vurdu Resulullah Hasretinle bin parça olsun bu can Efendim Zikrinden aciz diller bize düşman Efendim Dikenli bahçemizde hasret gülleri açar Mechûle revan olup nice civanlar göçer Resuller sözde ölür, âleme ışık saçar Gidince garip kaldı cümle mekân Efendim Kalpler huzura erer senle her an Efendim Kokuna hasret kaldı insanlık gideli sen Gece gün intizara razıyım kapında ben Dünya cadı kazanı…Ey Resul nurunla dön!... Gönüllerin sultanı, tayy-ı mekân Efendim Girsen rüyalarıma olsan mihman Efendim Ne ağır zemheriler geçiriyor ümmetin Günah galerisinde öksüz kaldı sünnetin Müminin kokusuna şimdi hasret cennetin Bu ne garip asırdır ahir zaman Efendim Bizi bize bırakma, kayır aman Efendim M.Nihat MALKOÇ |