ASİL KIR AT
Bir kere kaldırmayagör, sen atı şaha,
Dizginleyemez kimse, zincirle bir daha. Ne kadar sadıktır, sahibine asil at, Mağrurla durur, terkisine binen ol zat. Koşsa toynakları altında inler toprak, Yelesi zarif, tüyleri ışıktan parlak. Bak, almış medeniyeti sırtına zahir! İdrak eyle kıymetini, hiç görme hakir. Çok hislidir o, bağlıdır öz sahibine, Rastlayan var mı ki? Onun ihanetine. Okyanus çıkar önüne, olur bir durak, Kanatları yok ki kır atın, olsun Burak. Tarihler yazdı, ayaklarının nalıyla, O da suladı bu toprakları, kanıyla. Sürsen onu, tereddüt etmez atlar yardan; Gerçi farksızdır; yiğit için atlar yârdan. Çok duyguludur, ölmeyegörsün sahibi, Ağlar başında, bir vefalı insan gibi. Düşürse üzerinden bir kişiyi yere, Gelip etrafında döner, hem de kaç kere. Asırlardır zafere taşıdı, Türkleri, Hükümdarın gezen tahtı oldu, eyeri. Kır atla Kudüs’e girdi; Şarkın Sultanı, Birden âleme yayıldı, onun bu şanı. Fatih’i İstanbul’a götürdü, asil at, Dünya bir kez görebildi, böyle saltanat. Yiğit! Ölsen de yalnız değilsin mezarda, Gelir atın, yatar senin yanı başında! Muhammed EROL |