Hazânın Hüznü
Şu hazân mevsimini hep, bilmem neden özlerim
Aylarca bekler dururum, hasretimi gizlerim Nerde kaldın ey kadîm dost, otur şöyle sağıma Senden evvel hüznün vardı, şu ıssız ocağıma Geçen hazânın kahrını, bir sevdada sakladım Tıpkı bir mecnûn misali, neşveyi yasakladım Hazâna oldum müptelâ, kedersiz yaşayamam Kayıtsız dertlerim de var, ruhsatsız taşıyamam Hazânlarda hüzün girer, şu nasipsiz koynuma Ben ağlarım o sarılır, şu biçâre boynuma İnsafsız bir dilber yaktı, şu virâne gönlümü Çaldı benden bir hazânda, şu talihsiz ömrümü Dağlar solgun, bağlar yorgun, rüzgâr vurur her yandan Boynum bükük, gönlüm yıkık, derdim çoktur ummandan Ömür fâni, emel sonsuz, âti meçhûl göremem Hazânlar hüzne meftûn, hikmetine eremem İdris Esen, Ekim, 2013, Erenköy |
En derin selam ve saygılarımla.