Senin
Gönül celallenme miskin haline
Şeb-i yeldâ düşer varına senin Aldanma dünyanın kıyl-ü kâline Belki gazel düşer dârına senin Selâmın erişmez mâh-rü canâna Kerem kabul olmaz sürç-i lisâna Bezm-i eleste uy düşme isyâna Ayrılık merhemdir kârına senin Feleğin pençesi şâh-ı zülfikâr Aşığın derdiyle eyler istihkâr Kervan zabdetmeye fermânın mı var Bağ-u bahçe yanar nârına senin Hikmettir sinenin irşâdı râhı Yaradan lütfudur vuslat ferâhı Pir-i muhabbetin aşktır sabahı Bülbül figân eder zârına senin Derde meftûn olan razı derdinden Pervane misâli geçmez virdinden Makberî yürüme gaflet ardından Arifler mazhârdır sırrına senin __________Makberî kıyl-ü kâl= dedikodu Şeb-i yeldâ= en uzun gece dâr = hane- ev mâh-rü canâna= gül yüzlü sevgili râh= yol istihkâr= alay etme küçük görme zebûn= güçsüz aciz Bir yirmili yaşta benden gelsin, geçmiş zaman olur ki... |