DÜŞ AĞAÇLARIMIN KIRIK DALLARIKurumuştu düş ağaçlarım, Çatlamıştı gönlümdeki toprak, Bir bakış yetti hayata döndürmeye, Filizlendi ruhum, yeşillendi yaprak, Ben kendimi sana sakladım, Seni yıllarca kendime sakladığım gibi, Biliyorum cesaret edemedim. Seni sevdiğimi söylemeye, Sevgimi anlatacak kelime yoktu sevgilim. Sonrasında hep kızdım kaderime, Bir de erken gelen o minibüsçüye, Tam da bana bir şey soracaktın. Doyasıya bakacaktım gözlerine, Seni benden alacak yolculuk başladı, En öne attı beni, seni en geriye, Yandı yüreğimdeki düş ağaçlarım, Kaderime kızdım, içtim kederimi, O günün gecesinde sana ağladım. Ben senin ağırbaşlılığını sevdim. Tartışılmazdı efendiliğin, güzelliğin, Sorduklarında seni bana, Hep aynı şeyleri söyledim herkese, Sen Venüs’ten yüceydin, Afrodit’ten güzel, “Eğlenilecek kız değil, evlenilecek kız” diye, Seni anlattım sevgili, anneme bile, Seni çok sevdim ben, Yokluğunda yaşamıyordum ki, Bir adım yakınımda bile ıraktın bana, Tesellim varlığına şükretmekti. Biliyordum imkânsız ötesiydi bu sevda, Ben cılız bir çalıydım çöldeki, Sen güldün, sosyete vazosunda, Aslına bakarsan sevgili, Hapistik biz, sevdanın tam ortasında, Her gördüğümde seni, Kader birleştirdiğinde yollarımızı, Dizlerimin üstüne çöküp, elimde gülle, Evlenme teklifi ediyordum sana, Sense bakışlarını bile esirgiyordun, Sararıp düşüyordu sevda yaprakları, Düş ağacımla kuruyordum. Gökyüzü bu aşka döküyordu yaşlarını, Sen beni gömüyordun her gece, Ruhunu başkalarına sunarken kendince, Yüreğindeki sevda mezarlığına, Ben bedenen ölsem de, Ruhumla haykırıyordum aşkımı sana, Tam kavuşacaktım. Cebimde iki yüzük vardı, Seni çok mu sevdi ki yaradanım, Aşkımı silip, seni kendine aldı. Yandı yüreğimdeki düş ağaçlarım. Düş ağaçlarımın kırık dalları, Kalbimde “Huzur içinde yat!” canım. BAKİ EVKARALI |