AYRILIKYağmur damlaları tek tek düşüyor bedenime Arındırıyor ruhumu kendimden Yapmacık bir hayat yaşıyorum Ya da kumdan bir kale var içimde Düşen su damlalarıyla çözülüyorum Sona eren bir bulmaca gibiyim Anahtar kelimesini arıyorum hayatın Ve çıkan söz karşımda “Umudun varsa yaşa” Girmişim bir labirent bulmacaya Çözdükçe sanki kararıyor hava Umutlar, hayallere dönüşüyor Hayaller ise kararıyor… Gidemiyorum labirentin çıkışına Sesleniyorum ona sen gel diye Hiç konuşmuyor benimle Korkuyor karanlıkta belki de gelmeye Veya hala geçmişini bekliyor özlemle Siyahın resmini çizdim o gün İki kişi yaptım ; biri sen , biri ben Sen zaten siyahtın Bende kendimi boyadım Şimdi her şey karanlık. Ve tüm renkler kaldı elimde Oysa ne hayaller çizecektim bu renklerle Bir kibrit tutuşturdun elime Şimdi yakıyorum hepsini kararsınlar diye O zaman anlayacağız siyahın matemini belki de. Yandıkça karıştı renkler birbirine Oluştu önümde bembeyaz bir perde Uzanıyorum boyamak için siyaha Yaklaşamıyorum yakınına Meğerse gördüğüm bir ayna Ama arkasındasın o anda Dönüp giderken sen… Uzandım aynaya ve boyadım siyaha Görmemek için gidişini uzaklara. |
sen çektin şehri üstümden.
mecbur bıraktın beni,
düşen yaprakları izledim
su birikintilerini sevdim
duran otobüslere bindim...
Ben hiç gitmedim,
farketmedin
hep sen götürdün beni...
Yureginize saglik!