ÇANAKKALE DESTANI BEDELİ DERSAADET'TE ÖDENECEKTİR'
ÇANAKKALE DESTANI BEDELİ DERSAADET’TE ÖDENECEKTİR’
Teğmen Mehmet Muzaffer’e Emretti komutan Otomobil lastiklerini bul getir Teğmen Mehmet Muzaffer Otomobil lastiklerini nereden bulacaksın Para yok pul yok Otomobil lastiklerini nasıl bulacaksın Otomobil lastiklerini bul getir dedi kumandan Otomobillerin lastikleri bitmiş Bu otomobiller gidecek buradan Nasıl nereden bulacaksın söyle Parasız pulsuz Nereden nasıl bulacaksın söyle Haydi bakalım Mehmet Muzaffer Teğmen Aklını kullan Sen sağ ben selamet Otomobil lastiklerini bul Bul getir bul-lan Bulunacak O lastikler bulunup Getirilecek buraya Getirile - cek Düşünür taşınır bir yol bulur Mehmet Muzaffer Teğmen Levazım subayından para ister Yok der levazım subayı yok Askere potin almaya para yok nerde Otomobil lastiğine verecek mangır Sen neden bahsediyorsun neden Levazım subayı der oğlum bak Ben askere potin bulamıyorum Asker aç susuz elbisesiz Ayakta potin yok başta serpuş Askerim üşüyor kaput yok Teğmen Muzaffer Mehmet Teğmen Mehmet Muzaffer Doluya koyar olmaz Boşa koyar dolmuş Uykusuz geçirir geceyi Teğmen Mehmet Muzaffer Hadi çık işin içinden der kendi kendine Çık işin içinden der Zaferle çık Senin adın Muzaffer Çıkmalısın bu işin içinden çıkmalısın Bu işe bir çıkar yol bulmalısın Bulacağım der Teğmen Mehmet Muzaffer Teğmen Mehmet Muzaffer düşünür taşınır Düşünür taşınır Teğmen Mehmet Muzaffer Bir çıkış yolu bulmuştur Teğmen Mehmet Muzaffer kavuşmuştur zafere Bir çıkış kapısı açılmıştır Bir çıkış yolu bulmuştur Teğmen Mehmet Muzaffer Müfettih’ül elbab olan Allah açmıştır kapıları Ve böylece olur sabah Ezanlar başlar okumaya Allah-u Ekber Allah-u Ekber La ilahe illallah Allah en büyüktür En büyüktürAllah Allah’tan başka yoktur ilah Namaz uykudan hayırlıdır diyen Müezzinin sedası duyulur Ve uyanır gibi bir rüyadan Teğmen Mehmet Muzaffer Muzaffer bir edayla kalkar Camiye doğru yürür Ve o saat aklına düşer büyük bir fikir Düşünür Teğmen Mehmet Muzaffer Hadi çık işin içinden der kendi kendine Ansızın bir fikir dank eder kafasına Kafasına saksı düşmüştür sanki Bir çıkar yol bulur Sevinç içindedir Sevinçten yere basmaz ayakları Ayakları sevinçten basmaz yere Düşünür taşınır bir yol bulur Kılar namazını sevinç içinde Dualar eder Ve çıkar yola aç susuz Yahudi tüccara varır Ve der Şu kadar lastik lazım orduya Yarın hazır et bana Tamam der Yahudi Ellerini ovuşturarak Sevinir sevinçten göğe vurur başı Teğmen Mehmet Muzaffer’in Tamam evladım der yırın getir parayı Al lastikleri Kamyona yükleyeceğim 100 Osmanlı Lirası tutar Bul bana şu kadar lastiği Hazır et Gelip alacağım yarın Paran hazır Karlı bir iş anlaşması yapmıştı sevindi çıfıt Dünyalar onun olmuştu Servet katacaktı servetine Devlet katacaktı parasal devletine Dünyalar onun olacaktı şimdi Olacaktı zengin Karun gibi Teğmen Mehmet Muzaffer Kapanır otel odasına vah neler gelmişti başına Şimdi ben bu parayı bulamazsam Bu lastikleri alamazsam Vay başıma Olmaz dedi olamaz Bir çare bulmam lazım Bulacağım O lastikleri alacağım Alıp götüreceğim Çanakkale’ye Otomobillere taktıracağım Benim adım Mehmet Muzaffer Bu işten de zaferle çıkacağım Sabaha dek çalışır bir banknot hazırlar Osmanlı banknotu 100 kaime tamı tamına 100 lira yani O gün için büyük para Bir servet yani O yüz lirayla bir ev yapılır Bir hane Ya da bir saray yavrusu 100 liralık banknot yazılır Tamı tamına Tıpkısının aynısı Osmanlı lirası Olursa bu kadar olur Aslından hiçbir farkı yoktur Yalnız bir farkı vardır Gerçek paranın üstünde ’Bedeli Der Saadet’te altın olarak tesviye edilecektir’ yazılıdır Hurufat-ı Osmaniye ile O da yazar ’Bedeli Çanakkale’de altın olarak tesviye edilecektir’ Yazar en güzel yazısıyla Hurufat-ı Osmaniye’nin Bu söz de şu demektir ’Karşılığı Çanakkale’de altın olarak ödenecektir’ ’Çanakkale’nin altını renktedir kan rengi Çanakkale’nin altını Türk askerinin kanıdır Türk askerinin renkli kanı altından da değerlidir Mehmet Muzaffer zaferle çıkar bu işten 100 kaimeyi verir lastikleri alır Götürür birliğine Duyulur bu olay Der- Saadet’te Şehzade Halim Efendi el koyar olaya Aldırır yüz kaimeyi Verir karşılığını kendi kesesinden çil çil altın olarak Teğmen Mehmet Muzaffer’in ’Bedeli Çanakkale’de altın olarak ödenecektir ’ Demesi O demektir ki Mehmetçiğin kanı altın değerindedir Çil çil altından daha kıymetlidir Mehmetçiğin kanı Bu topraklar kanla kazanılmıştır altınla değil Bu topraklar kan dökülerek alınmıştır Altınla parayla pulla değil Bu topraklar kan dökerek savunulmuştur altınla değil Teğmen Mehmet Muzaffer Alnının akıyla kalkar bu işin altından Teğmen Mehmet Muzaffer Yüzünün akıyla çıkar bu işin içinden Teğmen Mehmet Muzaffer Sina cephesinde savaşmaya gider Çanakkale’den o otomobillerle Savaşır durur bütün gayretiyle Ve bir gün gelir vurulur Teğmen Mehmet Muzaffer Kan kaybetmektedir pek fazla Şarapnel yarası almıştır en can yerinden Acı içtedir Susar feryat etmez Kıbleyi sorar der nerdedir Ölümü yakındır anlar Şehadet şerbetini içecektir Kanıyla yazar kelime ’y-i şahadeti bir kağıt üzerine Ses verememekte verememektedir Sonra teslim-i ruh eder Teğmen Mehmet Muzaffer Büyük bir zaferle göçer ahirete Şehadet şerbetini içer İçer şehadet şerbetini Kendinden geçer O yüz kaime Hala Der Saadet’tedir Ahmet KEMAL |
Kaleminiz daim olsun her zaman
Saygı ve selamlarımla Sağlıcakla kalınız