ÇANAKKALE DESTANI -tekmili birden-3 UNUTULMUŞ KAHRAMANLAR
ÇANAKKALE DESTANI -tekmili birden-3
KAHRAMANLAR Teğmen Alaaddin Teğmen Alaaddin nerde alayın Hani Yahya Çavuş’a emanet etmiştin ya O kahraman askerlerin nerede şimdi hesabını ver Mermi çukurlarında mı kayboldu onlar Cesetleri nerede Nerde bunca neferin kahraman askerin nerde Yoksa her biri cennet bahçelerinde midir Firdevs cennetlerinde zevk-ü sefa alemlerinde Cennetten daha ala mı şimdiki yerin 3. Tabur ve Hüseyin Avni Bey Hüseyin Avni Bey 3. Tabura ne oldu Bunca beyaz bayraklar da ne Yoksa teslim mi oldun pisi pisine Yok yok hayır olamaz olamaz olmayacaktır hiçbir zaman İslam askeri kafire teslim olmaz ölür de şanla şerefle Teslim olmaz o haine o nanköre o kafire İslam askeri boyun eğmez eğemez namertçesine o namertlere Şerefsizcesine Harim-i namusunu teslim edemez o alçak kafire Hayır hayır onlar beyaz bayrak değil Türk askeri bu kadar korkak değil Türk askeri bu kadar korkak olamaz Onlar yarınki hücuma hazırlık yapan askerin elbiseleridir Onlar şehadete hazırlanan Müslüman Türk askerinin kefenleridir Bu elbiseler onlara kefen olacak bunu biliyorlar Onlar şehit olmaya dünden razılar Onlar kavuşacaklar Allahlarına tertemiz Her şeyleriyle tertemiz Ruhlarıyla bedenleriyle tertemiz Tertemiz elbiseleriyle kefenleriyle tertemiz Onlara kefen olacak elbiseleriyle tertemiz Tertemiz dir İslam askeri ruh ve manasıyla baştan ayağa Onlar tertemiz olarak Allah’a kavuşmak isteyenlerin kefenleridir Asla beyaz bayrak değil Olmaz olamaz İslam askeri küffara teslim olamaz İslam askeri Allah’a teslim olur Teslim-i ruh eder de köle olmaz küffara 27. Alay Ve Teğmen Mucip Teğmen Mucip Topçular sırtından ne haber 27. Alay nerede 300 kişide kalan kaç nefer Teğmen Mucip 27. Alay 55. Alay’ın kardeşidir Onun yerine alır madalyasını O kutsal şehitlerin Ruhları şimdi nerdedir Kaldır göklere Yerde kalan sancağını onun yerine alkışlayalım seni Kaldır yerlerde sürünmesin o sancak O sancak dalgalanmalı göklerde Onun yeri göklerdir ancak Gökler ne gördü ne görecek sancağın böylesini Kimse göremedi göremeyecek bir daha asla Böyle bir sancağın gölgesini Gelibolu Gelibolu Gelibolu sana ne oldu ne oldu sana Neler gördün ki sen gözlerin dolu dolu Ağlamaktasın gökten yağmur boşanır gibi Ağlamaktasın dağlardan seller akar coşar gibi Gelibolu Gelibolu sana ne oldu ne oldu sana Neler gördün ki sen gözlerin dolu dolu Dost birliklerine mi bu ağlaman düşman birliklerine mi Ağla onlara ağla o fareciklere Üç kuruşluk peynire yem olan o fareciklere Hani bir ellerinde de kadehleri olacaktı içleri şarap dolu Hani Türk lokumu yiyeceklerdi ne oldu Ağla onlara ağla şimdi ağlamak vaktidir Bizim ölülerimize ağlaman gerekmez onlar cennettedir Şehit oğlu şehittir hepsi onlar ölmediler Uçup gittiler cennetteki yerlerine Onlar için ağlamak değil gülmek eğlenmek düğün bayram yapmak gerekir Onlar ölü değiller diriden daha diri Belki savaşmak için dönmek isterler geri Gelibolu Gelibolu sana ne oldu ne oldu sana Neler gördün ki sen gözlerin dolu dolu Ağlamaktasın gökten yağmur boşanır gibi Ağlamaktasın dağlardan seller akar coşar gibi Gelibolu Gelibolu ne oldu sana sana ne oldu Neler gördün ki sen gözlerin dolu dolu Kumkale Kumkale’de ne işin var Fransız askeri Ölmeye mi geldin bu topraklarda Ülkende toprak mı kalmadı ölmek için Yazık oldu telef oldu bunca askerin Yazık ki yazık körpe evlatlarına yazık ettin Her biri ana kuzusuydu geldiklerinde Her biri hayat doluydu ölüp gittiler Bir toprak bile bulamadılar ölüp gittiler Onlar belki kahramandı belki yiğittiler Yaşasalardı çok şey yapacaklardı Aşık olacaklar evlenip mutlu olacaklardı Çocuklar getireceklerdi dünyaya mavi gözlü Her biri öldü gitti kör kurşunla yazık Murat almadan gittiler kavuşamadan gittiler Yaşam doluydular yaşamadan gittiler Pisi pisine gittiler pisi pisi gittiler Geldiler vatanlarına bir türlü dönmediler Vatan hasretiyle gittiler hasretle gittiler Doyamadan gittiler yavuklularına Geldiler vatanlarına bir türlü dönmediler Haintepe geçti düşman eline yazık Can verdi orada yüzlerce şehit yazık Hain Anzak kıydı canlarına yazık Şehit oldu yüzlerce yiğit orda yazık 55.ALAY- devam- Haydi Yahya Çavuş haydi Durma dinlenme yok sana artık bundan gayri İntikamını al küffardan Al Balkanların intikamını Kafkaslar’ın Yemen’in Filistin’in intikamını Irak eyaletinin Kut’ul Amare’nin Süveyş’te aç susuz can verenlerin Medine’de şehadete eren askerin TEĞMEN ALAADDİN Teğmen Alaaddin nerde alayın Hani Yahya Çavuş’a emanet etmiştin ya O kahraman askerlerin nerede şimdi hesabını ver Mermi çukurlarında mı kayboldu onlar Cesetleri nerede Nerde bunca neferin kahraman askerin nerde Yoksa her biri cennet bahçelerinde midir Firdevs cennetlerinde zevk-ü sefa alemlerinde Cennetten daha ala mı şimdiki yerin 3. TABUR VE HÜSEYİN AVNİ BEY Hüseyin Avni Bey 3. Tabura ne oldu Bunca beyaz bayraklar da ne Yoksa teslim mi oldun pisi pisine Yok yok hayır olamaz olamaz olmayacaktır hiçbir zaman İslam askeri kafire teslim olmaz ölür de şanla şerefle Teslim olmaz o haine o nanköre o kafire İslam askeri boyun eğmez eğemez namertçesine o namertlere Şerefsizcesine Harim-i namusunu teslim edemez o alçak kafire Hayır hayır onlar beyaz bayrak değil Türk askeri bu kadar korkak değil Türk askeri bu kadar korkak olamaz Onlar yarınki hücuma hazırlık yapan askerin elbiseleridir Onlar şehadete hazırlanan Müslüman Türk askerinin kefenleridir Bu elbiseler onlara kefen olacak bunu biliyorlar Onlar şehit olmaya dünden razılar Onlar kavuşacaklar Allahlarına tertemiz Her şeyleriyle tertemiz Ruhlarıyla bedenleriyle tertemiz Tertemiz elbiseleriyle kefenleriyle tertemiz Onlara kefen olacak elbiseleriyle tertemiz Tertemiz dir İslam askeri ruh ve manasıyla baştan ayağa Onlar tertemiz olarak Allah’a kavuşmak isteyenlerin kefenleridir Asla beyaz bayrak değil Olmaz olamaz İslam askeri küffara teslim olamaz İslam askeri Allah’a teslim olur Teslim-i ruh eder de köle olmaz küffara 27. ALAY VE TEĞMEN MUCİP Teğmen Mucip Topçular sırtından ne haber 27. Alay nerede 300 kişide kalan kaç nefer Teğmen Mucip 27. Alay 55. Alay’ın kardeşidir Onun yerine alır madalyasını O kutsal şehitlerin Ruhları şimdi nerdedir Kaldır onun yerine alkışlayalım seni Yerde kalan sancağını Kaldır yerlerde sürünmesin o sancak O sancak dalgalanmalı göklerde Onun yeri göklerdir ancak Gökler ne gördü ne görecek sancağın böylesini Kimse göremedi geremeyecek bir daha asla Böyle bir sancağın gölgesini GELİBOLU Gelibolu Gelibolu sana ne oldu ne oldu sana Neler gördün ki sen gözlerin dolu dolu Ağlamaktasın gökten yağmur boşanır gibi Ağlamaktasın dağlardan seller akar coşar gibi Gelibolu Gelibolu sana ne oldu ne oldu sana Neler gördün ki sen gözlerin dolu dolu Dost birliklerine mi bu ağlaman düşman birliklerine mi Ağla onlara ağla o fareciklere Üç kuruşluk peynire yem olan o fareciklere Hani bir ellerinde de kadehleri olacaktı içleri şarap dolu Hani Türk lokumu yiyeceklerdi ne oldu Ağla onlara ağla şimdi ağlamak vaktidir Bizim ölülerimize ağlaman gerekmez onlar cennettedir Şehit oğlu şehittir hepsi onlar ölmediler Uçup gittiler cennetteki yerlerine Onlar için ağlamak değil gülmek eğlenmek düğün bayram yapmak gerekir Onlar ölü değiller diriden daha diri Belki savaşmak için dönmek isterler geri Gelibolu Gelibolu sana ne oldu ne oldu sana Neler gördün ki sen gözlerin dolu dolu Ağlamaktasın gökten yağmur boşanır gibi Ağlamaktasın dağlardan seller akar coşar gibi Gelibolu Gelibolu sana ne oldu ne oldu sana Neler gördün ki sen gözlerin dolu dolu BARBAR TÜRKLER Şu pis Türklere hadlerini bildireceğiz adı batası Türkler canı çıkası Türkler yok edilmeli değil mi tarih sahnesinden cahil Türkler barbar Türkler yok edeceğiz hepsini yakıp yıkalım ülkelerini Anadolu bizim olmalı Asya Afrikla bizim Kudüs’ü işgal edececeğiz yeniden hepsini teker teker öldüreceğiz diri diri gömeceğiz hepsini kalanları kazıklara geçireceğiz Voyvoda gibi insan değil bunlar hepsini yok etmeli yakıp yıkacağız tüm İslam kentlerini yağmalayacağız padişahın memleketini Orta Asya’ya süreceğiz unların hepsini geldikleri yere göndereceğiz önce sarayın haremini geçireceğiz ele kadınlarla zevkli saatler geçireceğiz sonunda onları da gönereceğiz cehenneme yok edeceğiz bu kötülük tohumlarını bir bir kaldıracağız şeytanın öfkesini yeryüzünden alacağız İstanbul’u dirilteceğiz Bizans’ı yeniden kuracağız Roma imparatorluğunu tekrar Ayasofya’yı kilise yapacağız bir daha baştan yıkacağız minareleri haç takacağız Büyük Kubbe’ye çanlar çalacak İstanbul’un her tepesinden SİLAHINI VERMEYEN ŞEHİT Köylüler bir gün geziyorlardı Koyunlarıyla birlikte Yeşillikler içinde Çin’de değil Maçin’de değil Çan’da değil Maan’da değil Çankırı’da değil Malkara’da değil Çanakkale’de Şanlı savaşlara sahne olmuş Her karış toprağı kanla yoğrulmuş Metrekaresinde binlerce mermi boğulmuş Çanakkale’de Çanakkalenin dağlarında derelerinde Dere kenarlarında yeşilliklerde Otlatırken koyunlarını Dere bayır otlaklarda Dağlarda bayırlarda Yayılır koyun sürüleri Çobanlar başlarında Dolaşır dururlarken Yanık türkünün en canlı yerinde Anlatırlar Çanakkale hikayelerini Yine bir gün aynı yerlerde Otlatıyorlardı sürülerini Sürüler gidiyordu alıp başını En verimli yerlere En güzel en verimli en gür otlar neredeyse Sürü alıp başını giderken Çobanlar sürü peşinde türküler tuttururken Bir de bakarlar ki en verimli en gür en güzel otlu yerler Dururken Sürüler otluyordu Kurak topraklarda İçlerinden hiç biri bile Yüz sürmüyordu O gür o verimli o güzel otlara Bir tutam bile yemiyorlardı Burada bizi doyuracak Verimli gür otlar var Demiyorlardı Şaştı çobanlar bu işe Müdahale ettiler bu gidişe Sürüyü itelemeye çabaladılar O verimli o güzel o gür yerleree Ama olmuyordu Hiç biri oralı olmuyordu İçlerinden hiç biri bile Ne yaptılarsa olmadı Boş kara bakır dolmadı Bir çare bulamadılar Ama kendilerini bu işten alamadılar Anlattılar olayı köy kahvesinde Oturup bir meşveret tutturdular Sonunda karar verdiler bir işe Kazacaklardı O toprağın altında ne varsa Bakacaklardı Toplandılar ertesi sabah Aldılar kazma kürekleri ellerine Vardılar o koyunların otlamadığı o meşum yere Başladılar kazmaya Kaza kaza vardılar bir mezara Bir de ne görsünler Mezarda bir nefer Neferin elinde bir mavzer Askeri oradan çıkarmak istediler Çıkarıp daha temiz daha mutena Daha eşsiz bir yere Gömmek istediler Almak istediler elindeki mavzeri Mavzeri vermedi o kahraman nefer O kahramana asker vermedi mavzeri bir türlü Ne yaptılar Ne ettilerse kar etmedi Nefer bırakmadı elindeki mavzeri En sonunda karar verdiler Vereceklerdi haber En yakın askeri birliğe Gelip alsınlar diye O kahraman neferi Ve elindeki bir türlü bırakmadığı O kutlu mavzeri Geldi bir manga asker Ve başlarında komutanları Onlar da uğraştılar Almaya elinden O meşhur neferin Elindeki mavzeri Olmadı yapamadılar Vazgeçmedi bırakmadı bir türlü silahını o kutlu nefer At avrat silah namustur diyordu sanki Canını verdikten sonra bile Onları koruyordu Onların hiç birni Canı pahasına bile Bırakmıyordu Düşündüler taşındılar Akıllarına bir fikir geldi O manga askerin başındaki komutan Seslendi o kutlu nefere Asker dedi salah bırak Bıraktı asker Elindeki mavzeri Ve alıp götürdüler Hem o kahraman askeri Hemde Bir türlü elinden bırakmadığı O meşhur mavzeri Her ikisini büyük bir törenle Gömdüler en güzel en mutena bir yere Ve yaptılar üstlerine En güzel en mutena bir türbe Şimdi hala o türbeyi gezenler Bu olayın hikayesini Rehberlerden dinlerken Hayret ederler Ne kutlu askermiş o derler Keşke biz de olsaydık onun gibi Kahraman bir asker BU TOPRAKLAR Bu topraklar kanla alındı der kendim de inanmazdım Doğruymuş gerçekten Her karışına kan karıştı bu toprakların Her karşı kanla yoğruldu bu toprakların Bu millet canını verdi malını verdi savunmak için bu şanlı vatanı Çok acı çekti çok çile çekti öldü öldü dirildi Çok acı çekti çok çile çekti öldü öldürdü öldürüldü Aç kaldı susuz kaldı Yemedi bir kuru lokma İçmedi tek bir bardak su bile Yemedi yedirdi ekmeğini düşmanına bile Bir tek gün olsun gülmedi gülsün diye gelecek nesiller Her biri bir aslan kesiliyor neferin Kükrüyor saldırıyor Aldırmadan hiç bir şeye Tehlikeye Gül bahçesine girer gibi giriyorlar Düşman siperlerine Ya Allah diyerek Vuruyorlar ölmeden daha bir kere İçmeden şehadet şerbetini Gönderiyorlar düşman leşlerini Ebedi cehenneme Allah Allah diyerek dikiyorlar bayrağı göklere Allah Allah bu ne aşk bu ne şevk bu ne heyecan Allah Allah bu ne aşk bu ne şevk bu ne heyecan BEDELİ ÇANAKKALE’DE ÖDENECEKTİR Teğmen Mehmet Muzaffer’e Emretti komutan Otomobil lastiklerini bul getir Teğmen Mehmet Muzaffer Otomobil lastiklerini nereden bulacaksın Para yok pul yok Otomobil lastiklerini nasıl bulacaksın Otomobil lastiklerini bul getir dedi kumandan Otomobillerin lastikleri bitmiş Bu otomobiller gidecek buradan Nasıl nereden bulacaksın söyle Parasız pulsuz Nasıl nereden bulacaksın söyle Haydi bakalım Mehmet Muzaffer Teğmen Aklını kullan Sen sağ ben selamet Otomobil lastiklerini bul Bul getir bul-lan Bulunacak O lastikler bulunup Getirilecek buraya Getirile Cek Düşünür taşınır bir yol bulur Levazım subayından para ister Yok der levazım subayı yok Askere potin almaya para yok nerde Otomobil lastiğine verecek mangır Sen neden bahsediyorsun neden Yok Levazım subayı der oğlum bak Ben askere potin bulamıyorum Asker aç susuz elbisesiz Ayak potin yok başta serpuş Askerim üşüyor kaput yok Teğmen Muzaffer Mehmet Teğmen Mehmet Muzaffer Doluya koyar olmaz Boşa koyar dolmuş Uykusuz geçirir geceyi Teğmen Mehmet Muzaffer Hadi çık işin içinden der kendi kendine Çık işin içinden der Zaferle çık Senin adın Muzaffer Çıkmalısın Bu işe bir çıkar yol bulmalısın Bulacağım der Teğmen Mehmet Muzaffer Teğmen Mehmet Muzaffer düşünür taşınır Düşünür taşınır Teğmen Mehmet Muzaffer Bir çıkış yolu bulmuştur Teğmen Mehmet Muzaffer kavuşmuştur zafere Bir çıkış yolu bulmuştur Bir çıkış kapısı açılmıştır Fettah olan Allah açmıştır kapıları Ve olur sabah Ezanlar başlar okumaya Allah-u Ekber Allah-u Ekber La ilahe illallah Allah en büyüktür Allah en büyüktür Allahtan başka yoktur ilah Namaz uykudan hayırlıdır diyen Müezzinin sedası duyulur Ve uyanır gibi bir rüyadan Teğmen Mehmet Muzaffer Muzaffer bir edayla kalkar Camiye doğru yürür Ve o saat aklına düşer büyük bir fikir Düşünür Teğmen Mehmet Muzaffer Hadi çık işin içinden der kendi kendine Ansızın bir fikir dank eder kafasına Kafasına saksı düşmüştür sanki Bir çıkar yol bulur Sevinç içindedir Sevinçten yere basmaz ayakları Ayakları sevinçten basmaz yere Düşünür taşınır bir yol bulur Kılar namazını sevinç içinde Dualar eder Ve çıkar yola uykusuz Yahudi tüccara gider Ve der Şu kadar lastik lazım orduya Yarın hazır et bana Tamam der Yahudi Ellerini ovuşturarak Sevinir sevinçten göğe vuru başı Tamam evladım der yârin getir parayı Al lastikleri Kamyona yükleyeceğim 100 Osmanlı Lirası tutar Bul bana şu kadar lastiği Hazır et Gelip alacağım yarın Paran hazır Karlı bir iş anlaşması yapmıştı sevindi Çıfıt Dünyalar onun olmuştu Servet katacaktı servetine Devlet katacaktı parasal devletine Dünyalar onun olacaktı şimdi Olacaktı zengin Karun gibi Teğmen Mehmet Muzaffer Kapanır otel odasına vah neler gelmişti başına Şimdi ben bu parayı bulamazsam Bu lastikleri alamazsam Vay başıma Olmaz dedi olamaz Bir çare bulmam lazım Bulacağım O lastikleri alacağım Alıp götüreceğim Çanakkale Otomobillere taktıracağım Benim adım muzaffer Bu işten de zaferle çıkacağım Sabaha dek çalışır bir banknot hazırlar Osmanlı banknotu 100 kaime tamı tamına 100 lira yani O gün için büyük para Bir servet yani O yüz lirayla bir ev yapılır Bir hane Ya da bir saray yavrusu 100 liralık banknot yazılır Tamı tamına Tıpkısının aynısı Osmanlı lirası Olursa bu kadar olur Aslından hiçbir farkı yoktur Yalnız bir farkı vardır O zamanlar paraların üstünde Bedeli Der Saadet’te altın olarak tesviye edilecektir yazılıdır Hurufat-ı Osmaniye ile O da yazar Bedeli Çanakkale’de altın olarak tesviye edilecektir Yazar en güzel yazısıyla Hurufat-ı Osmaniye’nin Bu söz de şu demektir Karşılığı Çanakkale’de altın olarak ödenecektir Çanakkale’nin altını kırmızı renktedir kan rengi Çanakkale’nin altını Türk askerinin kanıdır Türk askerinin kırmızı renkli kanı altından da değerlidir Mehmet Muzaffer zaferle çıkar bu işten 100 kaimeyi verir lastikleri alır Götürür birliğine Duyulur bu olay Der Saadet’te Şehzade Halim Efendi el koyar olaya Aldırır yüz kaimeyi Verdi karşılığını kendi kesesinden çil çil altın olarak Teğmen Mehmet Muzaffer’in ‘Bedeli Çanakkale’de altın olarak ödenecektir ‘ Demesi O demektir ki Mehmetçiğin kanı altın değerindedir Çil çil altından daha kıymetlidir Mehmetçiğin kanı Bu topraklar kanla kazanılmıştır altınla değil Bu topraklar kan dökülerek alınmıştır Altınla parayla pulla değil Bu topraklar kan dökerek savunulmuştur altınla değil Teğmen Mehmet Muzaffer Alnının akıyla kalkar bu işin altından Teğmen Mehmet Muzaffer Yüzünün akıyla çıkar bu işin içinden Teğmen Mehmet Muzaffer Sina cephesinde savaşmaya gider Çanakkale’den o otomobillerle Savaşır durur bütün gayretiyle Ve bir gün gelir vurulur savaşta Teğmen Mehmet Muzaffer Kan kaybetmektedir pek fazla Şarapnel yarası almıştır en can yerinden Acı çekmektedir Susar feryat etmez Kıbleyi sora der nerdedir Ölümü yakındır anlar şehadet şerbetini içecektir Kanıyla yazar kelime ‘y-i şahadeti bir kağıt üzerine Ses verememekte verememektedir Sonra teslim-i ruh eder Teğmen Mehmet Muzaffer Büyük bir zaferle göçer ahirete Şehadet şerbetini içer İçer şehadet şerbetini Kendinden geç O yüz kaime Hala Der Saadet’tedir ALLAH YARDIM EDİYOR TÜRKLERE Allah yardım ediyor değil mi Türklere Serseri bulutun biri gelip önlerine O ne Örttü o Allah askerlerini düşman askerlerine İnandıkları Allah mı yardım ediyor yoksa Türk askerlerine On dört günde mi varacaktı İstanbul önlerine Ne oldu sana haydi yürü durma haydi kim tutar seni İstanbul öyle kolay yutulacak lokma değil İstanbul’u koruyan iman kuvvetidir bunu bil Kötü bir rüya mı gördün yine dün gece Hamilton Yemeği fazla kaçırmışsındır suçlusu oburluğundur Kimdi o seni Çanakkale boğazında boğmak isteyen Başını derin sulara sokup çıkaran kimdi tanır mısın görsen Carden ne oldu sana aklını mı yitirdin Yemiyor içmiyordun uyumuyor konuşmuyordun Acılar içinde kıvranıyorsun ne oldu sana Pisipisine ölüp gideceksin Carden pisipisine öleceksin DAĞ BAYIR AŞARAK Dağ Bayır Aşarak Dağ bayır aşarak çıktık yola Yedeklerimizde cesaret ve aşk vardı Bir daha dönmemek üzere aşkla Vatan için millet için namus için aşk için Devlet-i ebed müddetle daim berdevam olmak için Ölmeye gidiyoruz ölmeye üzere Hayallerimize gem vurduk Yüzleştik olanca acı gerçekle Ant içtik ölümüne savaşmak için Bizi bekleyen düşmana Dünyayı dar etmek için Vatanımızı canımızı kanımızı namusumuzu Bir daha geri gelmesinler diye Göndermeye gidiyoruz gerisin geri Koşuyoruz aşkla ölüme Başka bir şeye değil Güvenerek yüreğimize Dağ bayır aşarak gidiyoruz Gidiyoruz ekmeksiz ve susuz Gidiyoruz aç biilaç Gidiyoruz ayakta yok başta yok Ama bizde mangal gibi yürek var arkadaş Mangal kadar yürek var Düşman zalim düşman Karnı tok sırtı pek düşman Ayağında potin sırtında kaban Dağlar potinle aşılmaz imanla aşılır Savaşı kazanan silah değil imandır Zafer kazanan asker imanlı askerdir Tarihin alnına zafer kanla yazılır Biz ölüme değil şehadete kanat açmışız Bizim kitabımızda ölüm yok öldürmek yok Bizim kitabımızda diriltmek var insanı yeniden Bizim kitabımızda diriltmek var insanı aşkla imanla Ölümden korkmuyoruz Ölüm kavuşmaktır bize Allah’a varmaktır ölüm Aslımıza dönmektir yeniden İsterse gelsin kuşatsın çevremizi ölüm Bir diyeceğimiz yok kimseye Kimseye bir düşmanlığımız yok Öldürmek değil bizim işimiz Sevgilimiz tütüyor gözlerimizde Olsun Ama söz verdik işte Söz verdik işte ezel bezminde Tutacağız sözümüzü Canımız pahasına Savunacağız vatanımızı Kanımızı akıtacağız onun uğruna Biz ne ölmekten ne öldürmekten hazzetmiyoruz Ama mecburuz biz buna Vatanımıza kast eden elleri kırmaya mecburuz Bağırmadık Onları biz çağırmadık Çağrılmadan geldiler vatanımıza Kirli ayaklarıyla çiğnemek için Ecdat yadigârı vatanımızı Mezarlarında sessiz ve sakin yatanımızı Ecdadımızı Mecburuz o hain elleri kırmaya Mecburuz o kirli ayakları topraklara karmaya Toprak ne güzel ana Hem dosta hem düşmana Biliyoruz Onlar da ana baba kuzusu Onların da anaları babaları var Onları bekleyen yavukluları Bizim yavuklularımız kadar taze ve genç Bizim yavuklularımız kadar güzel Bizim yavuklularımız kadar canlı kanlı Etleri şehvet kokar Ruhları aşk Bizimki kadar romantik, Bizimki kadar heyecan veren hayatları var Burada Bu garip diyarlarda Ölmezler de Geri dönerlerse Kim bilir ne renkli Bir hayat yaşayacaklar Belki evliler Belki nişanlı Belki âşıklar henüz en ince yerinden vurulmuş Kiminin çocukları var Kiminin yaşanmamış aşkları Kimin henüz doğmuş Kiminin doğdu doğacak çocukları Ne maceralar bekliyor onları ne renkli maceralar Her birinin rengârenk hayalleri var Her biri Bin bir çeşit rüya görüyor Uykuya vardıklarında Gözlerinde tütüyor vatanları Evleri barkları yavukluları YARBAY HÜSEYİN AVNİ -27.Alayın o şanlı komutanı Şanlı şerefli alayın biricik komutanı- Cephede nice bayram kutladı o şerefli komutan Çocuklarından ayrı ayrı yavuklusundan Bu gurbette ne kadar aşka vakit olacak Bilinmez bu yolu sonu nereye varır Görünmez o tünelin ucu nereye varır Bilinmez ve görünmez yoktur tünelin ucu Düşman hayli kaviydi düşman epeyce zorlu Donanmış geliyordu tola tüfekle zalim Geliyorlar üstüme üstümüze hep bizim Geliyorlar ölmeye ölüp ölüp gitmeye Geliyorlar topyekûn bu dünyadan gitmeye Gökten ateş yağıyor gökten mermi yağıyor Top sesleri yıkıyor evreni baştanbaşa Top sesleri karışıyor şarapnel seslerine Bombalar yok ediyor yüzbinlerce neferi _Yaşamak bir mucize bu ortamda ölmek işten bile değil Öleceğim dedi Hüseyin Avni ben de öleceğim bir gün_ Şehitlik herkes için en büyük makam Ben de gideceği burdan artık vakit tamam Öleceğim işte ölüm bana bayram Bu bayram çocuklarım beni çok özleyecek Yolumu gözleyecek beni bekleyecekler Ben onlara görünüp rüyalarında ama Bayram edeceğim ben bayram edecek onlar Burdan göçeceğim sonsuz dünyalara Sizi bekleyeceğim orda seni bekleyeceğim ŞEHADET ŞERBETİNİ İÇTİLER Şehadet şerbetini içtiler Bu adamlar her biri bir serdengeçtiler Atılıyorlar aşkla ölümün kollarına Dökülüyorlar bir bir Çanakkale yollarına Üstte yok başta yok Aç biilaç Ama gözü pek korkusuz yürekli Analar ne aslanlar doğururmuş bir bakın Gözlerini kırpmadan atılıyorlar ateşe Siper ediyorlar gövdelerini Analarını bacılarını kardeşlerini Her biri bir dağ gibi Yükseliyorlar art arda Düşman karşısında Yanardağ gibi fışkırıyorlar Püskürtüyorlar Alevlerini Sayıları az ama Her biri Bir orduya bedel Atılıyorlar art arda Düşman siperlerin Allah Allah naralarıyla inletiyorlar Yeri göğü BOMBASIRTI Vakte şehadet eden yıldızlar Parlak mı parlaktı Hava aydınlık bir deniz gibiydi Berraktı Bomba Sırtı kana doydu ateş aktı Kan barut ve ateş artık topraktı Toplar mitralyözler Bomba Sırtını yaktı Bombalar mermiler şimşekler gibi çaktı Yıldırımlar gibi düşüyor art arda şarapneller Şarapnel parçaları deliyor yeri Göz açtırmıyor bir an olsun düşman ateşi Doğmuyor güneş doğmaya fırsat yoktu Gökyüzü düşman ateşinden kan kesilmişti adeta Yeryüzü cehennem kesilmişti baştanbaşa Alev alev yanıyordu boydan boya bütün alem Kıyamet kopuyordu o gün Bomba Sırtı’nda Gel gör ki Bomba Sırtında kahramanlar vardı Onlar Hayata kanmamış ölüme susamıştılar Aşkla kanatlanıp ölümle yarıştılar Bomba sırtında Kahramanlar yaşıyordu ölmeye hazır Mekan tutmuştular ölüme nazır Hayata doymamış ölüme acıkmıştılar Düşman göz açtırmıyordu bir saniye bile Ama kahraman asker aldırmıyordu hiçbir şeye Meydan okuyorlardı ölüme bile Hayata meydan okuyordu her biri Koşuyorlar ilerliyorlar atılıyorlar düşman üstüne Atıyorlar göz kırpmadan ateşlerin üstüne bedenlerini Atıyorlar kendilerini korkusuzca alevlerin üstüne Atıyorlar kendilerini Kan kusan Ölüm kusan Mitralyözlerin üstüne Ölümlerden ölüm beğeniyorlar Ölümlerden ölüm beğeniyorlar Ama asla korkmuyorlar yılmıyorlar vazgeçmiyorlar Hayattan geçiyorlar ama savaştan geçmiyorlar Her biri dönüşüyor vahşi bir kaplana Düşmanlarına ölüm saçan vahşi aslana Pervasızca korkusuzca yılmadan Ölüme aldırmadan Aldırmadan ayrılmaya Yardan anadan serden Aldırmadan ayrılmaya Vatandan Pervasızca atıyorlar kendilerini ölüme Dillerinde Kuran kalplerinde iman Son sözleri Allah olarak Ölüme koşuyorlar dönmemecesine Allah Allah diyerek coşarcasına Ölüme gidiyorlar koşarcasına Bir görünmez sevgiliye kavuşurcasına İmanla aşkla koşuyorlar Ölümüne koşuyorlar Birbirleriyle yarışıyorlar Cennet bahçesine girercesine HASAN DAYI Hasan dayı anlatıyor ballandıra ballandıra Cihan harbinden kalma bir eski tüfek Balkanlardan göçmüş Anadolu’ya Bakın çocuklarım diyor bakın şuraya Gösterdiği koskoca bir yaraydı Süngü yarası dile kolay Gençliğim Balkan dağlarında geçti Dedi derinden bir of çekerek Gençliğim savaşlarla geçti Balkan dağlarında Savaşla geçti ömrüm Barış nedir bilmedim Bu netameli dünyada Barış yüzü görmedim Rahat nedir bilmedim Rahat yüzü görmedim Evlenmek ne kelime Bir tek öğün rahat lokma yemedim Yaşamak belalı bir işti Nerde kaldı evlenmek yuva kurmak nerde Bu yara işte o günlerden bir hatıra bir hediye bana Hatıraların hediyelerin en güzeli Şahidi o günlerin Biz Balkanlarda savaştık o zamanlar Yunan Bulgar Sırp Arnavutlarla Arkalarında büyük devletler vardı Asıl onlarla savaştık Onlar ön planda görünen kuklalardı Çanakkale’de ise çıktılar ortaya Arka plandakiler Kuklalar yoktu bu kez sahnede Sahiciktiler Saldırıyorlardı amansızca Vahşi hayvanlardan beterdiler Saldırıyorlardı vahşicesine Bizse savunuyorduk vatanımızı Savunduğumuz gibi Balkan çetelerine karşı Bu kez asıl düşman karşımızdaydı Dublör kullanmıyordu Savunuyorduk bu azizi vatanı canımızı feda edercesine Kırpmadan gözümüzü cesurane Gözümüzü kırpmadan atılıyorduk ölüme ÇİMENTEPE DE ALTI KAHRAMAN ASKER - ‘bu toprağı Türk’ün kanı yoğurdu Annem beni bu gün için doğurdu’- Altı arkadaş altısı da Gözü kara civanmert Altısı da korkusuz yiğit Yaşları ya yirmi ya yirmi beş yoktular Altı yiğit adam değil sanki çoktular Korkmuyorlardı Bağırmıyorlardı Kimseyi yardıma çağırmıyorlardı Koştular çağrılmadan Vatan borcu için silahaltına Bırakarak mektebi medreseyi Şimdi cenk zamanıdır diyerek Vatan bizden hizmet bekler diyerek Gün bu gündür diyerek Canını feda etmek için vatan uğruna Koştular ölmek için Koştular ölüme seve seve Koştular cepheye Koştular ölmeye can atarak cepheye Cephe Çanakkale’dir Çanakkale de Çimentepe derler bir yer Bu yeri gözüne kestirmiş kahpe İngiliz Koştu altı yiğit hep beraber Çanakkale’ye Koştu altı yiğit korkusuzca Çimentepe’ye Silahlarına yavuklularına sarılır gibi sarıldılar Evlerine yavuklularına darıldılar Saldırdılar İngiliz’e aslanlar gibi Girdiler o büyük savaşa ölümüne Ant içtiler kan kusturmak için namert İngiliz’e Öleceklerdi Bu yoldan Hiç dönmeyeceklerdi Dillerinde o meşhur türkü - ‘bu toprağı Türk’ün kanı yoğurdu Annem beni vatan için doğurdu’- Fırladılar siperlerden Atıldılar düşman üstüne Burası Çimentepe Söyle Çimentepe Sen böyle gözü kara korkusuz Canını vatan için göz kırpmadan verecek yiğit gördün mü Söyle Çimentepe Sen böyle gözü kara korkusuz Canını vatan için göz kırpmadan verecek Kahraman gördün mü Bu altı yiğit Bu altı kahraman asker Gönderdi bir ordu kafiri cehenneme İngiliz kafiri yedeğinde Anzaklar Neye uğradıklarını şaşırdılar Toplarını Çimentepe’den aşırdılar Aşırmasına da O altı büyük adam Altı büyük kahraman İngiliz toplarını berhava etti İngiliz şaşırdı bu işe Oysa kendisinden emindi Çimentepe en emin yerdi çıkartma yapmak için Türk askeri başka cephelerde Binlerce şehit vermekteydi Türk askerinin Çimentepe’yi değil savunacak Türk askerinin Çimentepe’ye Dönüp bakacak Vakti yoktu İngiliz kafiri şaştı Bu altı yiğidin gözü karalığına Ne yaptıysa alt edemedi onları Susturamadı mitralyözleri Altı yiğit inadı Savuşturamadı Bu altı cengaveri Bu altı canavarı İngiliz gavuru Çil yavrusu gibi dağıldı Çil yavrusu gibi dağıldı Anzak kafiri Kaçtılar korkak it sürüsü gibi Kaçamayanlar kazdıkları siperlerde kaldılar Sıçan sürüleri gibi Kalakaldılar Kazdıkları siperler kendilerine mezar oldu İngiliz bu altı kahraman askerden bizar oldu Bu altı mektepli kahraman Çanakkale’de zabit olacaktı Olamadılar Bu altı mektepli kahraman Bir bir şehit oldu Cennetlere koştular Her biri cennet yolunda İstiğraka düştüler coştular Muallim Siracettin bey bu müjdeli haberi aldı Hayran kaldı öğrencilerine Muallim Siracettin bey Helal etti haklarını Bu kutlu adamlara Yazık oldu demedi Emeklerine Üzülmedi Sevindi Parıldadı gözleri Muallim Siracettin beyin Her biri bir kahramanlık anıtı oldu Çimentepe’de Muallim beyin kahraman öğrencilerinin Her biri bir kahramanlık anıtı oldu Çimentepe’de Muallim beyin kahraman öğrencileri KINALI HASAN VATANA KURBAN Teğmen Ömer Faruk sordu senin adın ne Hasan Nerelisin sen Tokatlı zile kazasından Saçların neden kınalı Cepheye gelmeden önce annem kınaladı saçlarımı Neden diye sordu Teğmen Faruk Bilmiyorum ama mektup yazar sorarım kendisine O günden sonra Kınalı Hasan Kınalı kuzu diye çağrıldı Hasan Kimi alay ediyordu böyle söyleyerek Kimi sevimli buluyordu onun bu halini ve yeni lakabını Hasan’ın okuma yazması yoktu Bir garip köylüydü Hasan Hasan mektep medrese görmemişti Taburda yazı yazmasını bilen birini buldu Ve bir mektup yazdırdı annesine Mektupla sordu annesine Saçlarını neden kınaladı diye Mektup köye vardı Muhtar ulaştırdı mektubu annesine Mektubun vardı dedi emine bacı oğlun Hasandan Çanakkale’den yazmış sana Gel okuyayım bacım Diyor ki Hasan Anne soruyor komutan bana Anan neden kına yaptı sana Anan neden kına yaptı saçlarına Ana komutan selam ediyor sana Öpüyor da ellerinden Dua etsin bana da diyor Beni de saysın kendi evlatlarından biri Savaşımız Allah için din için diyor Şehitlik nasip etsin bize diye Allah Emine bacı dinledi mektubu Dedi muhtar cevap yaz Muhtar aldı kurşun kalemi eline Açtı mektup yazmaktan körelmiş ucunu Sivriltti Köylülerin cepheye giden oğullarına Mektupları hep bu kalemle yazıyordu Başladı yazmaya Tarihe bir anıt kazmaya Gelecek nesillere bir ibret belgesi olacak bu mektup Türk analarının erdem yüceliğin örnek olacak bu mektup Yaz dedi muhtar ağa. Oğlum kınalı hasanım Bir öküzümüz vardı ya hani Bağlıyorduk sabana Sattık onu oğlum Yarısını verdim senden sonra cepheye giden kardeşine Yarısını da yoluyorum sana Öküzümüz yok artık Bu yüzden Kendimi koşuyorum sabana Zor olmuyor Bilakis bu zevk veriyor bana Cephede Allah için canı pahasına savaşan evlatlarım için Bir şey yaptım diye içim içime sığmıyor Saçına niçin kına yaptım diye soruyorsun Niçin olacak yavrum Bizim burada 3 canlıya kına yapılır Bir kurban olacak koyunlara Allah’a adamak için İki evlenecek kızlara kocaların kurban olsun diye Bir de askere giden yiğitlere Allah’a kurban olsun diye Seni ben VATANA KURBAN adadım Hasan’ım Bu böyle biline Allah’a kurban olmadan gelme Ahmet Kemal Kayıt Tarihi : 14.6.2016 23:41:00 |
Emeğine yüreğine sağlık usta
_____________________________Selamlar