Sade
Uzun yollarda kısalıyor, eninde sonunda,
Yüzler kızarıyor mu, muammalı sorular; İmalı cevaplar, Aşina olunan bir simaydı, acziyetin kendisi, Kâinatın en sürüngeni insandı: Kendi pisliğinin efendisi, Bu kızgınlık, bu öfke, bu aşırılık, Duyguları taşırıp, şımarıklığa mahal kazandırmak, Nefrete meyilli olmak, Suçlu, suçsuz, haklı, haksız, Önemsiz her şeye tutarsız bağlanmak, Sonunda çaresizlik, sonunda karamsarlık, En başında ne kadar tatsız olabilirdi cümleler, Giriş, gelişme, sonuç. Çentikli gökyüzü, Kirlenmiş ay, Bekâreti satılık dünya! Bu kadar mu anlamsızdık. Köküne kibrit suyu! Yatıralım güzel dillere biberler sürüp, Batıralım sohbetleri, küfürler edip, Çiğerlere kan toplanana, Bir yerlere bir şeylerden ötürü azaplar saplanana değin, Çekelim dumanları, bahçelerin derinliğine, Renkleri unutup, çürüyüşü amaç edinip. Acımayalım değil mi yetime, Şeytan sahip olana kadar bete benize, İyilik, güzellik aitmiş enayiye, kerize, Sözde, yapıp yapıp atacaktık bilinmeyen bir denize, Menfaatler tutmasaydı elimizi, Arzular bükmeseydi belimizi. Hani gururluyduk, onurluyduk, Hani durmamız gereken yerleri kestirip durabilirdik, Düzen, bizim değildi, asla! Fakat üzen bizdik, her şeye kıyasla, Gördük, fark ettik, anladık, Fakat hata yapabilme lüksümüze yaslandık, O kadar rahat, o kadar huzurlu, o kadar mutluyduk ki, Orada asırlarca dinlendik, Yalanlarla evlendik, hatalarla eğlendik, Oluşturduğumuz çöplüğün zehrini değerlendirip, Kendimizi değil, aldanışımızı beğendik. |