9
Yorum
25
Beğeni
5,0
Puan
846
Okunma
Bu günde olup, olmadık yerlerde çocukluğa taranıyor saçlarım
başımdan aşağı belime düşer acılarımın gölgesi
yasıma gelen bir iki şiir teselli dağından kar getirir
ateş parçalarına doğrarken bedenimi
suçsuzum da
ve kül, kül olalı böyle yaradılışa boyun eğmemiş
barut icat edilmemiş
herkesin aşka tahtadan kılıçları var
kimse ölmüyor
kıyıya çekilmiyor sevgisinin suyundan
ışığa benzin soluk bir sabaha gün aydın
bir emanet ki bana yeşil gözlerin
ne sana
nede kuşlara küflü ekmeleri halbuki, laik gören ben değilim
bilmem hangi şehrin bu saatler insana başı kaşınır
ölüm pankartları birbirine benzeyen kadınlar
uykusuna uğursuz seslerin böldüğü o çocukların
adına kimler karar verir
sıcak aşıma birde soğuk su katan can ağırlığım var
takatsiz bir bedenle âşık atıyor gibi görünüyorum
nerede bende o güç
alnından öpemiyorum sokakların
bir hastane koridorlarına voltalarım göze batar
annem doğuşumu hatırlamamak için diretiyor
kim bilir beni
ismen tanıdık bir gülüşe ve anımsayışa saklanıyordur
o zaten güçlü bir kadın
en çok buna cesaretlenip aynı cephede savaşmaya başladık
neden niçinler yok olsun
kayıp eden yok anne kız arasında
dert bir değil ki gecenin bir yarısında
koyu kahve gözlerin darağacını kurmuş
bizim Ahmet ağabeyi
aşkını kan tutar şikayet eder geçmişi
tövbe Allah korusun
ama
bu gidişle ince hastalığa birimizden biri tutulacak
söylemedi demeyin
sobanın kesik ateş harı gevşetmiş bedenimi
ters düz bir güne ilmek kaçırmamak için
sık sık kahve tazesi elimde
iç sesimin tekme tokatları havada uçuşuyor
.aaa Zeynep kahvaltısını saatinde ve krep istemişti
seviyorum bir seni ve onu
usulca çekil göz perdeme
sana inanışlarım için
yaşayacağım her güzel günüme söz kestim
sonrasına
işte varım demek kalıyor
25-02-2021
ist
5.0
100% (12)