PÎR-İ TÜRKİSTAN: HOCA AHMED YESEVÎBir ömür Hakk yolunda yürümeye ant içti Ahiretin tarlası, dünya gözünde hiçti Fâniye sırt çevirdi, bâkî olanı seçti Sayram ufuklarından doğan bir güneşti o Gönül asumanında yıldızlara eşti o Tasavvuf mektebiydi, cehalete okuldu Hakikat kovanında bir ana arı oldu Gönül peteklerinde ballar balını buldu Buhara’dan Yesi’ye, gören gözümüzdü o Derdimizin tabibi, gülen yüzümüzdü o Hadisten ilham aldı, Kur’an ile beslendi Mazlumlara ağladı, vakit geldi hislendi Divan-ı Hikmet’inde müminlere seslendi Orta Asya güneşi, Pir-i Türkistan’dı o Küfrün karanlığında, apaydınlık tandı o Hakk’ın sırrına erdi, kapısına dayandı Pervaneler misali, aşk ateşinde yandı Şenlendi gönül evi, Hakk nuruna boyandı İlmin köşe taşıydı, Yaradan’a kuldu o Menzile varmak için yola revan oldu o Hakikati haykırdı hikmetli sözlerinde Serinliği düşledi ateşin közlerinde Yunus Emre, Mevlâna yürüdü izlerinde Dikenlerin içinden nice güller derdi o Çile nârında pişti, maksuduna erdi o Ümmetin ağır yükü omuzlarına bindi Yaş altmış üçe geldi, çilehâneye indi Kavuştu Yaradan’a, yürekte hasret dindi Can evimizde candı, kül içinde güldü o Ölümsüzlüğe doğdu, zannetmeyin öldü o M. NİHAT MALKOÇ |