YALAN DÜNYANIN YALAN SEVDASIYalandır derler dünya için Yaşaması güç olan Bazen de ilk bahar olur Yeşile bezenir,çeşit çeşit çiçekler Kimi zaman Rüzgarın savuracağı kadar hafif olursun Götürür seni dönüşü olmayan bilinmezliklere Bu bir feryat dersin kendi kendine Ama her defasında kendin duyarsın Bu olumsuzluklardan arınmak için Sabah kalkar Huzur içinde türküler, şarkılar söylersin Haykırırsın sesini avazın çıktığı kadar Karşında duran bozkır dağın eteklerine Kimi zaman kara kaleminden Tane tane mutluluk dökülür Uykusuz gözlerle bozkırlara bakıp Yüreğine çeşit çeşit renkle nakış nakış işlersin Güneşin rengiyle sevgini Umudun mavisiyle süsler Rüzgarlara bakıp bakıp Sevinç pırıltılarını serpersin gözlerinden… Bakir,doğası kirletilmemiş Yalanın, dolanın uğramadığı bir yer ararsın Yüreğinde ki sevgiyi Çiçeklerin renkleriyle bezersin… Evrenin sevgilisi Nisan yağmurlarının aşkı Masumluğun sultanı olursun… Bir veda busesi Değdimi narin kirpiklerine Uyanıverirsin tüm düşlerden Meltem rüzgarları inzivaya çekildiğinde Baharın rengi sarar ince belini Teninde dans eder sevdanın bir eli Suların üzerine vuran güneş ışıkları Gün ağarmadan kalkar Çiçeklerle koklaşır Laleleri okşarsın bozkır eteklerinde Güneşe gülümseyerek mutlu bir şekilde Mutluluğun peşinde dolaşır durursun... Her seher vakti uyandığında Bereket tohumları ekersin Bozkır dağların doruklarına Görünce seni,yeşeren çiçekler halaya durur Beklemediğin bir anda Karşına genç bir adam çıkar Şiirler okur ay ışığında sana Gözlerine bakarak şarkılar söyler Bozkırın eteklerinde sık sık buluşursun.. Sevdalanır,aşkına yenik düşer Bırakırsın kendini kollarına genç adamın Düşünmeden, başlarsın Rüyalarda, masallarda yaşamaya... Gece gündüz aşkının hayaliyle yaşarsın Yeryüzüyle, gökyüzünün sevdası gibi Suyla, çiçeğin aşkı gibi Masum ve temiz Her şey mavilere bürünür Pembe düşlerden uyandığında Canından bir parça eksilmiş gibi olur Uğruna her şeyi göze aldığın Canın gibi sevip bağlandığın adam Bir anda yüreğinden çıkar gider Kendisini unutmanı ister Oysa ki aynı adam El ele tutuştuğun anlarda ’’Sen dünyanın en güzel varlığısın’’ ’’Seni ölümüne seviyorum”diye Mavi gözlerinin içine bakarak Övgüler düşer dudaklarından Belki de, ilk kez ağlarsın sevda uğruna Mavi gözlerden pınarlar akar Gözlerin o gün ilk kez üzgün bakar bozkırlara.. Döner umuduyla uçan kuştan Esen yelden haber beklersin Kalırsın yalnızlığın zirvesinde Dalgın dalgın bakarsın bir boşluğa Huzurun ile beraber mutluluğun Paramparça olur bir anda Haykırırsın içindeki ateşi bozkırlara Solmuş bir hazan yaprağı gibi düşersin İçin kanar her baktığında bozkırın eteklerine Yaşanmışlıklar vardır orada Mavi gözlerinden akan damlalar Süzülerek nehir suyuna karışır... Kanadı kırılmış yavru bir kuş gibi Uçmak istersin masmavi gökyüzüne Ama uçamaz,düşersin olduğu yere... İçinde ki fırtına Uzaklara fırlatır duygularını Geride yıkık bir aşk Karanlık gecelere asılı Birkaç tebessüm kalır yalnızca Biter umutların günden güne Okyanuslar dökülür her ağladığında gözünden Abislerinde kaybolur umutların Yalan dünyanın Yalan sevdası düşer yüreğine Tan kızıllığı bozkırlara vurduğunda Ayrılık şarkısını söyler dudakların Ölmek istemiş bazen Yalanların,sahtekarların Acıların var olduğu bir dünyada Artık yaşamak istemezsin.. Çiçekler ile konuşursun Üzüntülerini haykırırsın dağlara… Bir tek laleler boyun büker durumuna Suskunluğunda saklarlar sırlarını Bu yüzdendir ki Bütün lalelerin boynu büküktür… Suskun ve asil dururlar… Çiçekler kokusunu yitirir Bozkırlar kötülüklere esir düşer... Kayalar ağlamaya başlar her gece... Ay ve yıldızlar doğmaz bir daha Her gece rüzgar eser çığlık çığlığa Sevginin,masumluğun timsali olarak Hala onun sevgisi vardır kalbinde Herkes yok olur bir anda Yalan olur, masal olur Dünya döndükçe de var olan Unutamadığın bir sızı kalır Yıllar yılı,içinden atamadığın Yns |