grivert// . . . aşk, ömür törpüsü denilen ince bir çizgide eşkıya geçiş, ölüm, ağlayan meleklerin göz bebeklerinde suya eğilen ateş, ruhum ise, gün/”ah”larının ötesi grivertliğine sislenen gölge avcısı / yarasa olmadan önce serçeydim telaşıma bende, serçeydim gönlümce Afrodit’in göğüs kafesinde uykusuzluğuma gece ekmedikçe zifirime güneş biçmezdim aksanı sürrealist, yeksanı tuvalist gökyüzüydüm sırdım geceye dilsiz, sınırdım sınırsızlığıma alfabesiz atlasıma gökkuşağı ekmedikçe fırçasızlığıma renk biçmezdim beynim labirentinde kurtlanmış sülük sürüsüyüm düşük yapmış zihnimde çocukluğumu emziriyorum Tanrı aşkına, mumyalayın artık şiirlerimden sızan med-cezirlerimi ve, ve sen buğusunda kaybolduğum kırık bir nefs, nefes olsa da içmesini bilene ölüm hiçbir aşk çukurunda kanımda boğulmak olmayacak kaderim gözlerin, gözlerime devrilmedikçe de hiçbir tanrı olamayacak ecelim… . . . // ilhanaşıcıocakikibinyirmibir |