ŞİİR İLE DİKTİĞİM SÖKÜKLER...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın ‘’Bak bu şiirden bir çocuk geçiyor… Şu şiirde geçen aşkı başka hiçbir yerde Görmedim ben, şiire düşmüş diyorlar…(H. Ergülen) Gıyabında şiirin, tüten değildi içimden geçen Tutmaksa hayatı bir yerinden Şiir ile diktiğim söküklerin Sökün ettiği yüreğimde saklı izi dünün. Mevsimi öğüttüğüm illa ki gecenin Nefesinde saklıydı şiirin Yazılmayan dizeleri. Yazamadım yazgımı Şiir diye tüttürdüm yürekteki yangını Ne ateşin feriydi sönen Ne de fendiydi mevsimin şiiri yenen. Yerenler vardı ve yeltenenler Yokluğumu yüzüme vuran şiir sakinleri Şehir gibi içimde saklı Şiir gibi dışıma vurduğum Ne şiarımdı ölüm Ne de ömür kimse acılar bir bir payıma düşen. Rengim eflatundu Rengim illa ki şiir. Köstekli saatin mizacında saklıydı mazim Ve zehir zemberek hangi şiirse Canımı yakan Can attığım neydi ki? Özlemini duyduğum huzur öncesi Aşka düştüğüm şiirin teninde Kayan yıldızlardan İnşa ettim bir gök ki Tasniflediğim duygularım Sözüm ona payidar kılacağım ruhum Elbet sığmadı şiir Şiirse sığamadı içime İçim içime sığamazken Yere göğe saçıldığım Bir ilham ki aşkın rencide ettiği Latif bir rüzgârdım Elbet kendimi dağıttığım Acıları damıtıp Damgamı vurduğum mazim. Melundu zaman ve acı Meşru ya da değil hüzün Kavrulan sözcüklerin telaşı ve sayacı Kıblemde saklı döngü En çok da yüreğin maruzatı Şiire serildiğim İmgeler gibi eridiğim Elim de gücüm de yetmedi kimselere Yetinmek illa ki, sevgim de korkum da Allah nezdinde… |
İçinden öyle güzel renkler geçiyor ki. . . Gökkuşağı bir aşkın belinde sallanıyor sanki. Bir o yana, bir bu yana. Başım dönmek istiyorken şiirin içinde takılı kalıyorum.