NASIL BİR DEVRANKuşlar bile inmez artık göllere, Uzak diyarlara süzülüyorlar. Leylalar, Mecnunlar düştü çöllere, Âşıklar kurşuna diziliyorlar. Türlü hastalıklar, türlü belalar, Kurtulamaz bundan gözü elalar, Seherin vaktinde yanık salalar, Dinleyenler bile üzülüyorlar. Sokağın başında virane yapı, Üç yerden kırılmış küreğin sapı, Yol olmuş pencere, kilitli kapı, Kediler önünde büzülüyorlar. Suları akmayan eski bir çeşme, Mermeri kırılmış, derdini deşme, Gel de göz yaşlarım süzülüp düşme! Gün vurmuş buz gibi, çözülüyorlar. Kimi hayatında görmemiş darlık, Onları azdırmış mal ile varlık, Sınır tanımıyor şimdi gaddarlık, İnsanlar canlıyken yüzülüyorlar. Dalkavuk kapınca köşe başını, Yerinden oynattı mihenk taşını, Kimseler görmüyor gözün yaşını, Doğrular sorgusuz çiziliyorlar. Ordular sıralı, denize nazır, Denizde yelkenli sefere hazır, Umarım zalimin kökünü kazır, İyiler daima eziliyorlar. Sabri Koca |