Toprak Kanatlı Kuşlar
boğazımda kökleriyle ağacın
durmayan kelimeler, acıtarak yürüyen karanlıktayım ey gece, ışımam artık güneşi ipe dizsen sağlığımda gerçeği unutsak, saman alevi bende kırılmış ayna boş bakıyor yüzüme saatler kahkaha atarken günün birine şüphemiz var gülümsememizden suskunluğa yer veren o boşlukta ıssızlığı bölüşen gecenin başlangıcında sözlerin ardına sığınan tabiatımın, merhametimin yası beni boğan ben toprak olurum, sen büyü başlamak bitirmenin yarısı değil bazen başlamak yok olmanın diğer adı hep giden bedenimiz için günahın arta kalanı bana sen verdin isyanı bana Allah öğretti kapıda yunusvari durmayı biraz zorlanacak elim tükenir gibi olacak belki nefesim gitmeyi yeni öğrendim bir imdat çığlığında hiç düşünmeden gemileri karaya gömülüyor yelpazen denizde kopan fırtına için bitmeyecek cehennem cennet, başka günlere emanet edilecek belki bir daha görmeyeceğim çok eskiden, yüzüme gülümseyen cennet elime dokunan güvercin hiç gitmeyen cehenneme yenilecek bütün ışıklar söndü yeminler, verilen sözler gümüşten yüzüğü boynuma taksam şimdi başucumda gitme vaktini gösteren saat sen kal öylece, nehirleri kurut, beni unut ben denizden uzaklaşan martı kartal yuvasında beslenen uğursuz kuş olacağım başım dönüyor, uçamıyorum toprak kanatlarımla yapılan ayinlerin girdabında sönük bir şiir oluyorum vurunuz, ayağa kalktıkça verdiğim sözün süresi bitene kadar dinleyin, kiralık ciğerimden sözleri kaslarımda biriken yorgunluktan sığınıyorum, şimdi Allah’a damarlarımda kırmızı ırmağın yolculuğu sona varmadan yusuf bal Hayal Bilgisi Dergisi 23. sayıda yayınlanmıştır (Kış 2016). |