Komşumun Adı Müjgan
(müjgan=kirpik)
Abla Fahriye’sinin şuh güzelliği, Kutu gibi küçücük ev isterdi özelliği, Israrla bacası uzun derdi. O balkona, çamaşır ipine asacaktı Diktiği eteği ile melek gibi gösteren beyaz gömleği. Soyunur giyinirdi kırık aynalı odada İzlerdim zevkle her zaman karşımda Vardım sanki ya yedi ya altı yaşımda Odasının birinde yatacakmış, Diğerinde soyunup oturacakmış. Bir odasında hep ayna varmış. *** Severdi -Hişt oğlan! derdi seslenirken. Çağırırdı yanına bir parça bal yüzüksüz parmağında, bazen de elma şekeri ya da muhallebi. Masasında sandaye üstüne kitap verirdi. Elleri saçımda makastan sonra yedirirdi. Evini hayal ederdi dizinde otururken Saçlarımda bir çift el rüzgar vururken Gezerdi ince uzun parmak, dururken ** O kitaplalarla büyüdüm. Boylanayım diye verdi şekeri gizli. Evlenecekmiş şeker oğlanla lakin ben evlenir miymişim o’nunla. Severdi gizli gizli. Kucakta gezdirirdi. Güneş yıkardı tepeden aşağı evi Batmaya yakın saatte oluşurdu Gölgelerin figürü, kanadının devi *** Saçları kızıl olsun istedim patlıcan moru yaptı. Büyüdüm ya sanki bana taptı. Her mektubu okuttu yaktı, her zaman yutkundu kalktı. Vah dedi vah! Şeker oğlan keşke büyük olsan. Boynuna da alırdı arada, korkarsam yukardan, sarılırdım narin boynuna. Gözlerimle anlaştı mı sanki müjgan Su içerdik dereden içmeyen pişmam Müjgan ıslanır süzülür yanağımdan **** Önce upuzun saçları idi esnesinde, Sonra kesik kaldı boynu da sesi de. Teni buğdaydı, narin elleriyle sardı. Tombul memeleriyle kucaklardı. Sımsıcak sarar "tomnişim al yanaklım" der makaslardı. Sesizce gezerdi sütü elde lakin Ya içersin ya da yerim "gözlerim" İçimi gıdıklardı sarmaları sakin Hep yedirirdi, "büyü de gidelim" **** Bir gün adam geldi eve, dediler babası, bazıları da kocası. Bilmedik kimin nesi amma kesildi sesi. Yoktu o günden sonra hikayesi. Duyduk memlekete gitmiş. Hayalindeki evi de virane imiş. Güçlü kolları et dolu naif bilekleri Açılıp saçılırdı mini kısa etekleri Dolma biber parmağı, yemekleri **** Sekiz yaşımda gitmişti Müjgan. Görmedim daha lakin yanımda kalandı, gözlerimde ıslanandı. Ne zaman gittin de küçülüp geldin a kara gözümü siperi. Nerden çıktın yamaca, nerde kaldı o uzun baca. Daha sekiz olmadım. Yılları sardım Müjganı başımda gözümde taşıdım Şimdi genç ve liseli müjganlıyım ***** Bir kız vardı sınıfta, adı Müjgan. O na kirpiğim derdim. Adını demezdim ilk aşkıma inat. Kızıl saçlar kalın parmakları, zayıf boynu ve kulakları. Kucağında taşıyandı, dizinde yatıran Öpücüklere boğup, sırtımı kaşıyan Baldırına sarıldığımda saç okşayan *** Okul bitti adam olduk ya, durmadan daldan dala konduk. Mahallemin güzeli, Eros’un okunun hedefi, kalbimin cezbedeni. Çocukluk aşkımdı Müjgan. Hep tombişim derken kızardım, Makasıyla ilk yanaktan kızardım. Yetişkinlikte utanan kızlara ardım. ... İki aşkımın adı da kirpik. Gözümün sürmesi Müjganlarım. Ne diye karşıma çıkanlarım adları aynı, canlarım. Lakin sönük ciğeri var canımın candan gayrı. Duyduk bir gün önce yatmış, daha da kalkmamış. Genç müjgan rahatsızdı. Canından bıkmış, tatsızdı. Göçtüğünde sevdam, nikahsızdı. *** Berduşa çıktı adım, dur durak bilmedem sahipsiz kaldık. Elden tutan yok, çevreye daldık. Bir adam olmadık. Yaş oldu on dokuz adamlıkta yokuz Karabatak olduk, gecelerde bokuz Kahve bizim bar bizim, pavyondayız *** Süzülürdüm geceye, dudakların tadını karıştırır oldum. Her gün birine sarılıp, gelmeyene darılır oldum. Hiç bir kadın tat veremez mi insana. Doyumsuz oldum. Posedion’un sağ koluydum. Daha aklıma gelmezken yolda gördüm O’nu Kafayı bulmuş yaşıyorum gecede Sofra çırpan kadın sarkar pecede Dilim lal, ne desem olur hecede *** Kırçıllanmış saçlarında aklar var, yüzünde gençlik güneşi vumuş hilal, beyaz teninde naif ve uzun parmaklar. Halen yüzük takmamış. Gördüğüm Müjganmış. Hangisi bu İlahi, gönlüm sarhoştur Müjganlarım olsa da hangisi hoştur Çakır keyif daldım, bilet kesen adam *** Giriş bir yüzlük, bahşiş yanında. Anlamadım lakin serde hoşluk var. İlk - son farketmez müjganları. Daldım odaya baktım biri orda ... Yatak ışık loş, boşluk, iğrenç koku Her gün yüzlerle yatan erosun oku Kadın mı ceset mi yumuşak doku *** Gül memesini öperken incitmeden dokunan hoyrat ellerinin altında pamuksu yumuşaklık var baldırında. Biliyor bu dokunuşu hatırlıyor. Yüzünü yüzüne sürerken "tombişi" gözünde canlanıyor. Hafif esinti var açık camdan, Almadığı duyguları alıyor ... Biliyor bu kadını dilini yalıyor. *** Sarhoş olduğunu düşünüp anlamıyor ancak zevkin şahikası bitince ayılıyor. İğrenmiş mi sevmiş mi, ne işi var burda, daralıyor. Yan yana yatarken söyleniyor -Adın ne? Janet derler adıma. Satıldım buraya Gerçeği? Eskiden kirpik olur çağlardım. Arada kendimi deliye bağlardım. Bazen de Müjgan’a ağlardım. ... Anlıyor oğlan, bu kadın Müjgan Seninki ne? Diyor kadın -Yok adım ama tombişim diyen aşkım vardı. Yeri dolmadı. Sarardı senin sardığın gibi demedi. Çocuğu gibi sarardı. Sonra hazan, mevsim kendi sarardı! Söylediğime inanmadı. Kadın da söylendi; Elma şekerli muhallebim vardı. Tombiş der sarardım. Simdi hazandayım ... Tanımazlar gibi yaparlar Sonra tekrar yaparlar Zaman geçmez taparlar ... Üzülmeye değmez Hikayesi varsa da gerçeği yoktur. |