yalnızlığın tahrir defterleri
aldanışın güvercinliğinde yaban renkleriyle
bir bakıma, gökte fosilleşen uçuşlarla kaldı sürmesi gereken yaşamın sonsuz adımlarından birini atarken denklenen tesadüfe gözlerin bulaştığı bir meteora çarpmasıyla izahı mümkün tüm olanların anlamak ömürler boyunca sürüyor gök bi güvercin kayıyor uzayın bitemediği yerden taşları yosunlar, demiri pas, ağaçları mantarlar örttü uykusundan uyanan palazlı bir çocuğun dimağından baktın mı aynaya? her daim düşerim bu tuzaklara kaçtığım zamanlarda iğde ağaçları diplerinde yakalandığım yapışkan otlar vardı belleğin değişkenlerle oynadığı uyumsuzluk oyunları dizisinden firar eden parçacığın hızıyla dönüyor kütle yoklama kaçağı al bi meteor uçuyor zamanın bükülemediği yerden yılanın omurlarını dinlediğimde kanıma karışan seslerin menfası çıtırtılar, hışırtılar, kımıldanan şeyler aklın kuyularına düşen nesnelerin kaybı mat edilmiş ve geride bırakılmış ayrıntılarla kaç saklanca ayakta tutuluyor mite yaslanıp devam edebilmek adına? ölümden sonra bile bitmiyor güvercinin ışıdığını, uzay taşlarının söndüğünü sunabilirdi bana yaşam yalnızca kendime delil olarak |