İKİNDİ RUBAİLERİ-44KÜLLENEN ATEŞ Karanlığa gark olduk, batınca güneşimiz Terk-i diyar eyledi yârânımız, eşimiz Nedamet yüreklerde paslı bir hançer gibi Söndü heyecanımız, küllendi ateşimiz MAVZER Gönül kapısı açar dilimizdeki mavzer Küstahları ürkütür elimizdeki mavzer İnancımız odur ki şehit ebedî yaşar Diriye kök söktürür, ölümüzdeki mavzer MUSA VE FİRAVUN Haksızlık yerde kalmaz, mislini görür eden Ruhumuz aç kalırsa doymak bilir mi beden? Hak başlara taç olur, tez unutulur batıl Musa olmak dururken Firavunlaşmak neden? MÜLTECİ DUYGULAR Ruhumu kemiriyor amansız kaygılarım Kalpten firar ediyor mülteci duygularım Ya bir daha doğmazsa üzerimize güneş Gece uyanıyorum, kaçıyor uykularım ÜÇTEN DOKUZA Baharı uğurlarken karşılarız güzleri Uzağımıza düşer dünün sıcak izleri Hoyrat bir el değince kopar gönül telimiz Hayat üçten dokuza bir gün boşar bizleri BİR NESİL YETİŞİYOR Kim demiş fecir yakın, kim demiş gün ışıyor? Ceddiyle bağı kopmuş bir nesil yetişiyor Nerede elif gibi o dik, onurlu duruş? Mülayimleşiyoruz, öfkemiz yatışıyor M. NİHAT MALKOÇ |
Güzel bir şiirdi, beğeniyle okudum. Nice güzel şiirlere diyor, Şair Arkadaşımı içtenlikle KUTLUYORUM.