MEKKELİ YETİM MUHAMMED (sas)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Şiir Hz Muhammed’in hayatından ve misyonundan kesiti içermekte, ilhamını son yazdığım Mekkeli Yetim Muhammed adlı kitabımdan almıştır. Şiir geleneksel İslamın zamanla Hz Muhammed’i putlaştırmasına da eleştiri vardır. Hz Muhammed’in eşyalarına verilen saygının zerre miktarının onun gerçek sünneti olan "tüm mallarını yetimlere bırakmak" "mücadeleyi toprak fethetmek değil yetimler için mücadele ederek gönül fethetmek vb" gibi unsurları hatırlatırken bu sünnetlerin yerini tabak yalamak ve pipi derisi kestirmek gibi aslen Fıravun ve Yahudi adetlerine sarılmayı esas sünnet sanma vehameti de eleştirilmektedir.
Gece göz kırpıyordu yıldızla
Sevinçle ışıldayan dolmuş aya Hubel’in üzerine kabenin gölgesi devrilmişken Tarih yeniden yine vahiyle yazılırken Ağlayan bir yetimin sesi duyuldu geceye yayılan Emin bir kadından gelse de bedeni Zarif ve narin bir kadına emanetti şimdi Ayrılıp gitti çöle tanıdı bedevileri Çöl gecelerinde tattı özgür kişiliği Kim derdi ki secde etmediği sevemediği O kaygısız ve umursamaz Hubeli Lat Uzza ve Menat’ı devireceğini Oysa masum Meleklerdi 4 adet çölde Sonradan başladı bu meleklerin Putçuluk serüveni Masum duygulara ses çıkarmayan iyilerin Umursamazlığından şirk türemedi mi? O henüz özgür bir KUL olmadan önce Herkesin güvendiği bir emindi.. Önce Bedevi yollarını tanımıştı Kuralları güç ve öç olan Yerine Şehrin vahiy bulvarı bu Hakla batılı ayıran ve sıratı kurulan Ya bedeviyetin patikası kazanacak Ya Medeniyetin sıratı hayra açılan Ayet ayet Sure sure dokunan Tevhit gömleğini giyecekti Mekke Yusuf’un kana bulanmış arkadan yırtılan Ama umutvar olan ve intikam almayan Kardeşlerini ve Züleyhayı afla buluşturan Yeni yine geldi o an. Medineli Yahudilerdi ilk bunu anlayan Ancak hakkı alaya alan… Kim kaldıracak toprağı Vahyin acımasızca üstüne atılan Kim yazacak kasalara masalara sıralara Fatihayı Taşıyarak Mezartaşlarından Muvahhit hayata? Kim anlardı ki yetimi en iyi Yada çöle gömüleni Bir yetim elbette o Mekkeli… Abduhuyu Kainatın Efendisi boğdu Rasulü Sultan boğdu Miras bırakmayan ve olanı yetime veren Bir Elçinin Sünnet mirası Bir pipi derisi ve yalanmış tabaktı Ondan geriye emin oluşu ve insanlığı değil Bir kılı bir tüyü bir de abası kaldı Ümmeti hala anlamadı kutsal olan emaneti Sarık aba sopa eşya değil Ümmetin yetimleri idi… |