TOY VARDI GANİ
TOY VARDI GANİ
Çarkı kırılası bu Felek, çok cani. Bizi böyle bırakıp gidişin ani. Hem,derlenip, toparlanıp, defalarca, Daha seninle toy yapacaktık hani ? Hep derler ya "bu Dünya geçici, fani" "İyiyim" dedin, biz de olmuştuk kani. Hep birlikte gelecektik, Erzurum’a, Daha seninle toy yapacaktık Gani ? NAFİZ TANÇAĞLAR 11 Aralık 2020 C.11.20 Gültepe/K.Çekmece/İstanbul NEREDESİN ABDULGANİ SARIKAYA Tayin olmuştuk bir bir Saltukova’ya, Zamanı hiç geçirmemiştik havaya, Öğrenciler için birlikte, dört elle, Sarılmıştık, eğitim denen davaya… Kafa yormazdık, ada, parsel, paftaya, Bu günlük işi bırakmazdık haftaya, Gençler için gece gündüz çalışırdık, Aldırmazdık, bize vurulan yaftaya… Arada bir öğretimi hızlandırırdık, Boynu bükükleri de nazlandırırdık. Sen kazanırsın, sen yaparsın diyerek, Bir çoğunu iyice hazlandırırdık… Her fırsatta binerdik bir arabaya, Bakmazdık ağaya, işçi, marabaya, Öğrenci, bir veli sevindirmek için, Konuk olurduk hep, garip gurebaya… Gençtik biz, ortalığa neşe saçardık. Çalışmaktan ne bıkar, ne de kaçardık. Yeni kuşaklara yol göstermek için, Çok gezdirir, ufuklarını açardık… Bazen azık alır ormana dalardık, Sümmani’den deyiş, türküler çalardık. Cağ kababını yedikten hemen sonra, Kendimizi de çimenlere salardık. Sıra gelirdi Antep’ten gelen çaya, Bardakları boşaltırdık saya saya, Başımızda müdür değil, ağabeydin, Neredesin Abdulgani Sarıkaya, NAFİZ TANÇAĞLAR 11 Aralık 2020 C.20.11 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul ABDULGANİ SARIKAYA Tayin olmuştun Kokaksu Lisesi’ne, Kulak verdin yöre halkının sesine, Bir genci daha yetiştireyim derken, Hiç acımazdın sen kendi nefesine… Öğrencilere içli baba gibiydin, Öğretmenlere bir akraba gibiydin. Gördüğüm, bildiğim Dünya hayatında, Ülkesine sadık bir teba gibiydin. Nerde ne zaman görsen bir bekarı. Beklemezdin, tam yol, açardın çakarı. Ne yapar n’eder bir yolunu bulurdun, Baş göz eder, yapardın koca, karı... Okulda bir işi bırakmazdın yarı, Hatta ilk sen getirdin bilgisayarı. Kimse dokunmasını bile bilmezken, Uğraşır, ona da verirdin ayarı. Gezdirirdin gençleri Ankara, Bolu, Arada Bartın, Karabük, Safranbolu… İki kere de İstanbul’a gitmiştik, Durmaz, dolaştırırdın hep sağ solu… Hafta sonları binerdik arabana, Ara sıra kızardın, herkese, bana. Birkaç öğrenci, veli gezdikten sonra, Sürer arabayı dalardın ormana… Ocak yapar ve çalı çırpı çatardık, Terbiyeli Antep kebabı atardık. Sen Sümmani’den çalıp söylerken, Biz, yan ağacın dibinde yatardık. Cağ kebabı yapardın kendi elinle. Bizleri dinlendirirdin hoş dilinle, Her seferde Dadaş olduğunu söyler, Durmadan övünürdün serhat ilinle. Sonunda Erzurum’a da tayin oldun, İyice piştin ve tecrübeyle doldun. Yıllar sonra beni karşında görünce, Dedin ki “beni burada da mı buldun” Dediler ki, yakalanmışsın salgına. Varamadık,duramadık son talkına, Bir acılı haber, bir de selam olsun, Çaycuma, Kokaksu, Sarıkum halkına… NAFİZ TANÇAĞLAR 11 Aralık 2020 C.14.20 Sefaköy/K.Çekmece/İstanbul |
Güzel bir şiirdi, beğeniyle okudum. Nice güzel şiirlere diyor, Şair Arkadaşımı içtenlikle KUTLUYORUM...