GAMMAZCI SENSİZLİĞİM TEŞHİR EDİYOR BENİ YALNIZLIĞIMA
I
Anarşist çığlıklar, yasaklı sözcümler var dilimde Övgüler, sövgüler yok kelimelerimin kambur sırtında Bir devrimin manifestosu, Bir bildirinin sadeliği kadar yalın ve çırılçıplaktır telaffuzunda tükendiğim sözlerim. II Oysa… Seni seviyorum. Seviyorum işte diye bağırabilsem, Yedi iklim, yedi cihana duyurabilsem Belki durur dünyanın başında dolanıp duran bu çirkef oyunlar. Belki yarına çıkarım, daha büyük bir umutla, Belki Yeni Dünya’yı keşfeden ilk göz gibi yeniden keşfederim seni. Bunca kin, bunca nefret, Türlü türlü halleriyle, bunca acı dolu zamansız ölümler, durur belki de. Belki de yazgısı değişir bahtı karaların. Bilmem, bilinmez. Belki. III Düğümlenmese harfler boğazımda Takılıp kalmasa imkânsızlıklarım yok yere ziyan aklıma. Avaz avaz bağırabilsem seni Bir muzaffer ordunun, onurlu neferi gibi, çığlık çığlığa haykırabilsem ismini, Paramparça olur bulvarların heybetli kocaman camları Dağılır belki de yüzbin ton ağırlığıyla başımda duran kasvetli sisler. Belki de yıkılır kemersiz mavi kubbe, kim kalır altında, Bilmem, Bilme… IV Sen… Ey; Ütopyamın kayıp ülkesinin saklı sultanı, Binbir gece masallarının buğu gözlü ceylanı, İçimdeki gel-git harelerinin yakamoz yüzlü çiçeği. Bilme… Kaç darağacına, Kaç kahrolası ölümlere, Kaç demir leblebi, çelik çekirdeğe bedeldir gözlerin. Bilme. Sorma… V Görme… İçimdeki yerinin eksikliğini. Her yüzüne bakışımda, sana ulaşamamanın ezikliğini, Bir bıçak yarası gibi kanayıp durur döşümdeki hasretini Bin bir kırıkla, acılar içinde, ellinin yokluğunda boşa çıkan elimi görme. VI Gammazcı yanım, avaz avaz beni teşhir ediyor kalabalığında kaybolmuşken sensizliğinin Bir cinayet işlemişim gibi, Bir cana kıymışım gibi, Metropolün garında patlayan bombanın pimini ben çekmişim gibi Seni seviyorum diye, Ağır veballi bir günahmış gibi Sevdamı, boyunduruk gibi takarak boynuma, Sokaklarda parmağıyla beni işaret ederek çırılçıplak teşhir ediyor yalnızlığım beni. VII Açıp okudum sana, bana dair bütün kitapları. Kebirinden, cebirine kadar yasaklıyor seni bana yazıtlar. Daha icat edilmemişken kalem, Pişmiş toprağın karnına kazınmış, bana dair reddiyen. Görüyorsun ya gülüm Gammazcı sensizliğim teşhir ediyor beni yalnızlığıma. Vuruyor sırtımdan beni Devşirilmiş bunca hüzün dururken alnımın ortasında Günün ışıklarının camı kırdığı gibi Kırıyor töreler umutlarımı. Varsın olsun be gülüm, Kırılmış, dağılmışsam da senin ayaklarına dağılayım Seni sevmek yoksa nüshalarında Bütün kitapları yakmalı Ve kırmalı bütün kalemleri. Alim EKEN Mayıs/2008 - İZMİR |