İnadına
Bir doğum günü gecesinde,
Zemherinin soğuğudur sensizlik. Donduran ayazı, jilet gibi doğrarken yüzümü, gözümü Olympos’un kızıl lavları kavrulur oysa yüreğimde. Altı yapraklı bir zambak düşün. Sevdalar ırmağında düşlerde yıkanır, Hareler içinde duru göle yansır sarı saçları. Kıyıversen, Alıversen eline, Dersen çiçeği yerineden Kavrulur alnında güneşin. Taşımaz suyu damarları, kesilmiş bilek olur tacı, çanağı. Birden! Kanarım, Solarım, Elinde, avucunda özleminin tuzunda donarım. En delikanlı çağıdır, Özlem ateşinin kıvrak alevlerinde Renkten renge bürünen, ha durdu, ha duracak, Durunca bin atom şiddetinde patlayacak, Asi atışlı yüreğimin, Gel değme yumuşak karnına kelimelerin. Yasakla bal damlası o dilinden, Ayrılıkların ‘’Of, aman of’’’ türküsünü. De ki; Bunca heder olmuş, talan edilmiş ömrün, Kurulmuş zembereğin tik-taklarına takılan savrulmuşluğun inadına. De ki; Akıp giden, dipsiz kuyularda yitirdiğim, Bat pazarında bir delikli akçeye haraç mezat harcanmış zamanın inadına. İnadın da inadına, Seviyorum işte seni. 05 Haziran 2008 - İzmir Alim Eken |