KENDİMDE KAYBOLMUŞUM
Şu hayat oyununda yıllardır körebeyim;
Ne çileler kurtuldu ne de ben azadeyim; Mutluluk memesinden süt emmemiş bebeyim; Diyorsun ki gül artık hayat böyle geçer mi? Söyleyin mes’ut olan dert şarabı içer mi? Kim anlar gözlerimden neşeyi attığımı; Islanmış kirpiğime tufanlar kattığımı; Dilsiz mezar taşına sarılıp yattığımı; Kabuk tutmuş yaramsın dokunsam kanıyorsun; Ayrılık yetmez gibi, ölümle sınıyorsun… Taksit taksit güldüğüm sayılırken peşine; Üşüştüler güngörmez hayallerin leşine; Var git gönül bekleme sende var git işine; Beklemeye mecburum bilirim, dönmeyecek; İçimde yeni doğmuş ateşin, sönmeyecek… Son duamın âmini, bir gün sana kavuşmak; Havadan sudan işte ordan burdan konuşmak; Ekmekle tuz nasılsa aynen öyle kavuşmak; Her goncanın arzusu seher vakti gül olmak; Mecnununa su değil derya deniz çöl olmak… Vaktimiz ağır aksak, koşar adım emeller; Yanaktan firar eder gönüllü sular seller; Bıkmışlığın sonunda isyan eden mendiller; Tamam, yeter desem de vurmaktan bıkmadılar; Buz tuttu parmaklarım, sevaba sıkmadılar… Sorma be yıllar yılı gölgesinden kaçan ben; Papatya fallarından hergün niyet açan ben; Zıkkım olsun desen de kederinden içen ben; Anladım yokluğunda kör belamı bulmuşum; Sana doğru geldikçe kendimde kaybolmuşum… Ali ALTINLI – 26.11.2020 Saat: 00:11 |