Serseri
Ah o her anı kayıt tutan serseri, uzuvlarımı baştan aşağı uyuşturmuş.
Denk gelmiş şu ana. Kanımı aldığım yaşlı bir ilkin cenazesindeyim.. Yer, gök fark etmez her nokta omzuma yük Ciddi bak gözlerime, anımsamalar ve belleğe dönüş. Dinle beni! Omzumda kayıt tutan serseri. Yansımalar görüyorum, İnsanların gözünden süzülen ışıklar. Adımlarımla getirdiğim dolunayı dalın üstünde bırakıyorum. Ellerim, bacaklarım ve hayatın kızıl damarlarına kitlediğim parmaklar, İğne deliğinden geçen bir rüzgara direniyor. Bana beni yansıtan her şey yana yatıyor. Şimdi görüyorum sağa yatık bedenim. Ah o omzumda kayıt tutan serseri. İşte bak bir kötülüğüm yok.. Palavralar ve boş bakışlarla dolu sokaklar. Oturduğumuz masaların ayakları, yer kürenin sözlerine güveniyor.. Mühürlüyor artık her normal anı. Hayat, artık şakaklarımda bir yük. Zihnimden iki kol çıkıyor boyutuma. Gıybetin cirit attığı o ter kokulu odalarda, ateş basmış insanlara. Ancak zihnimden çıkan kollar ateşin diğerlerinde kurduğu üstünlüğü bozarcasına savuruyor ellerini. Ama düşmüyor o kayıt tutan serseri. Kötülüğüm olsa da ayrıştıramazsın beni. Hayat acil kapılarına aceleyle girmiş bir çobanın. O ümit dolu gıcırtıya varan acelesi gibi. Ayakkabımın haline bak! Üstünde ki çamur yemin ediyor. Acelem var. Acelem var... İşte hayat o hüzünlü gecelerin sabahı! Zeminin ıssız köşelerinde kurumuş bir çamur. Gözleri anlamsız köşelere dalmış bir çocuk. Bak görüyorum işte düş artık yakamdan Ayrıştıramazsın beni, Kayıt tutan serseri. -Ömer HATİPOĞLU |