Şişe ile Neşe
Yalnızlık unutturmuştu saatleri
Ben iyi tanırım Böyle uzun Böyle karanlık geceleri Bir şarkı mırıldanıyordu dudaklarım Hüzün doluydu dizelerim Ritim tutuyordu ayak seslerim Elinde bir şişe Bir sarhoş göründü köşeden “Çok kederli söylüyorsun be arkadaş” dedi “Biraz da neşeli bir şeyler mırıldansana” “Neşeyi tarif et” dedim “hadi anlatsana” “Bileyim, öğreneyim” “Ondan sonra neşeden bahsedeyim” Durdu Bir acı tebessüm belirdi yüzünde Başını eğdi “Ben tanımıştım, bir zamanlar” dedi “Kırmızı kadife entarisi” “Yanağında bir gamzesi vardı Neşe’nin” “Bak, ben Neşeyi tanıdım da n’oldu? ” “Her sözü, her nefesi yalan” “Kendisi ellerin oldu” Sonra uzatıp elindeki şişeyi “Şimdi” dedi “Şimdi neşe bunun içinde” Yine güldü, yüzünde aynı acı ifade “İşte şişe ile neşe” Sonra sustu Başını kaldırdı, yüzüme baktı Ve “Boşver be arkadaş” dedi Sesine hüzün, sesine bir yorgunluk çökmüştü “Boşver sen yine bildiğini söyle” “Mırıldan bildiğin gibi öyle” “Ben tanıyor muyum, biliyor muyum sanki neşeyi” Fırlatıp attı elindeki şişeyi Yalpalaya yalpalaya yürüdü Döndü Karanlık köşeyi Kayboldu gözden Sessizlik çöktü Karanlığın omuzlarına yeniden Yalnızlık unutturmuştu saatleri Ben iyi tanırım Böyle uzun Böyle karanlık geceleri… Gürsel İLERİ |