ondörtellibirŞiirin hikayesini görmek için tıklayın düşünüyorum da,
bu şiddet ve süredeki deprem ülkem şehrinde değil de tokyo da olsaydı... // . . . . ah İzmir’im sol bir yanım, imbatım, soluğum. dokuzu eylülün, doksan dokuzu özgürlüğün baş şehrim bak nasıl da astarsız ayna kırılganlığı, küsuratsız düş kesiği şimdi içim bilseniz şimdilerde körfezine dalgın şımarık bir martı değilim içim, dışım fayton ölüsü sanırım iştahıma tokuz. kırılganlığı hiç sevmeme rağmen neden kolum, kanadım altı nokta dokuz kordonuna boğulan enkazdır içim bir de sen çökme dirime n’olur İzmir’im selam sanırım sende aylardan ekim olmalısın bilir misin bir yirmi dokuzunu bilirim en çok senin bir de o minicik elleri olan yirmi birini. aroması yağmur sevinç yaşlarımdır o tarihler… kimsin sen, ey ekimin otuzu, yutkunulmayacak kirde tozu, molozu ah gözyaşlarımı körfezine ektiğim şehrim gönderi kedere boy vermiş "ahh"... bayraklım "ahh".. saatin ondörtellibiri vurduğu an ki duran titrek zaman sana da “ahh “ hasadı göçüğüne nefes, yazgısı güne değemeyen hıçkırıksız ses içim, dışım gözüm, kirpiğim şimdilerde dilime kırık bir fay örgüsü. neresindedir bunun insan, nasıl susmaktır, bile bile nasıl ölmek, dirilmektir insanlık. söyleyin, bu bitmek bilemeyen hangi çürümüşlüğün katmersiz süngüsü, döngüsüdür... . . . // ilhanaşıcıekimikibinyirmi |
Geçmiş olsun desek de asla ruhumuzda silinmeyecek izler bırakan bu acıyı dilerim bir daha yaşamayız.