Andırın Derler
Toroslardan ayrı, düşen yiğide
Memleket gözünde, hayal süsüdür Ondan ayrı bayram, döner ağıda Benimkisi eşsiz, aşk öyküsüdür Gönlümde sevdaya, Andırın derler Ruhları emziren, meme gibidir Onu görmeyenler, âmâ gibidir Üç yıldız misali, o üç hecedir Aklım hayalinde, tek düşüncedir Dağlar sıra sıra, dizi dizidir Köyler oba oba, cennet yüzüdür Bir yeşil yayla ki Andırın derler Gökyüzü cibinnik, döşek yazıdır Toroslar burada, kuzu kuzudur Ardıç kütük kütük, kesme kesmedir Bağlar kesmelerde, asma asmadır Bahçeler kabaklık, dam önlerinde Kabağı meşhurdur, öğünlerinde Beş asırdır ona, Andırın derler Yaylacının evi, barkı haymadır Her türlü serginin adı yaymadır Tarihe dalalım, bakalım söze Kaniş tabletleri, anlatır bize Hükümranlık sürmüş, Halburuntiyas Halbur’un yer adı, onlardan miras Tarihe nam salmış, Andırın derler Geben, Asurlarca edilmiş iskan Asırlarca Türk’e, olmalı mesken Ardıçlar süslemiş, toprak taşını Şor etmeye tutsam, köşe başını Özledim börekte, türlü kuşunu Sıkma tarhananın, firik aşını Mutfağı apayrı, Andırın derler Doktorla özdeştir, Tirşik yemeği Pişirmeye tam gün, ister emeği Kayseri’den Şam’a, ticaret kolu Andırın’dan geçer, bu “İpek Yolu” Menziller köprüler, dimdik ayakta Maziye götürür, dağda koyakta Kaleler şahittir, Andırın derler Kimisi Bizanstan, Roma’dan kimi Kimi Abbasi’den, kimisi Eti Toroslardan garbi, yeli seslenir Lokman Hekim tıpta, ondan beslenir Dağlarında türlü, avcı kuşu var İnsanı vakurdur, özde huşu var Bakir doğasıyla, Andırın derler Milli Park olmalı, Tırıl’ın Dağı Nadide bitkili, bahçesi, bağı Karacoğlan, Dadal, yaylamış sende Güzellere türkü, söylemiş sende Dulkadir Beyliği, boylamış sende Cetlerim on asır, toylamış sende Ak ve gök sümbüllü, Andırın derler Saraya gidermiş, sümbül soğanı Oldukça meşhurmuş, türlü doğanı Gazilik Ber’atı Cerit Kızında Gara Hatun beylik sürmüş düzünde Üç yüz atlısıyla Kırım Harbi’nde Titremiş düşmanlar onun darbında Vatan sevdalısı, Andırın derler Kilikya Cephesi açıldı sende Kadirli ve Kozan hürdür sayende İnciri, cevizi, mehlep, perpili Dağlarında türlü meyve serpili Defnesi, pırnalı, hambalis, murdu Çıtımık, dağdağan, kiraz, harnubu Kuşların vatanı, Andırın derler Çınkır’ı, Çakır’ı, İspir’i, Baz’ı Osmanlı çökünce susmuş avazı “Roma Hamamları”, “Roma Su Yolu” “Tetceğiz Obası” onlarla dolu Tereli’de yıkık, İpek Köprüsü Damgasını vurmuş, doğa törpüsü Kalesiz dağı yok, Andırın derler Kimisi barınma kimi karakol İçinden güvenle geçer İpek yol Haştırın’da maktül Alâddevle Bey Elli bin askerle katledilmiş oyyy Doksanlık faniden, ne talebiniz Köy etti yıllarca, şol Halebiniz Beş asırdır mağdur, Andırın derler Bizim Andırın’ın, neydi ki suçu Birlikte yaşardı, islam’ı haç’ı Hitit dilberleri, Asur beyleri Hükümranlık sürmüş, kurmuş köyleri Tanrı Tarhundas ki, kutsamış onu Hak etmez toprağım, böyle bir sonu Kavimler yurdudur, Andırın derler Osmanlıyla başlar, ihmalin ilki Cumhuriyet devri, ilkin değil ki Ceviz, incir, dutun, durur yan yana Çınarlı pınarlar, can katar cana Gelir her taraftan, cırlavuk sesi Vereyim onlarla, en son nefesi Dağları al yeşil, Andırın derler Yaz-bahar ayında, herkes umutlu Koyunlar meleşir, kuzular mutlu Elli yedi tane, Andırın köyü Sanki bir zemzemdir, derede suyu İnce ince yağan, yağmuru zopur Ormanda açılan, tarlası hopur Yeşilova, Geben, Andırın derler Açılır dağında orkide renk renk Doğada kuş sesi musikiye denk Dağında geyikler, gezerdi ezel Bağda üveyikler, güzeldi güzel Yeşil örtü giyer, toprağı dağı Bülbüller yuvası, bahçesi bağı Adına dağ kolu, Andırın derler Üstünde yaşıyor, insanın hası Zeus Mağrası’ndan, üstün havası Milyon mu, milyar mı bilinmez yaşın Neolitik çağı, yaşıyor taşın Köyleri var Toroslara yaslanır Yaylaları mantıvarla süslenir Mertliğin sembolü, Andırın derler Gelinleri güzel, kızları nazlı Çekerler halayı, zurnalı, sazlı Çok şükür kalmadı, susuz bir köyü Maziye karıştı, su dolu kuyu Çeşmelerden pınar suyu içeriz Çardaklarda kendimizden geçeriz Dizelere sığmaz, Andırın derler Dağlarında yaşanmalı balayı Uyanıkken yaşar insan rüyayı Çiftimizi öküzlerle süreriz Eldeki çatlağa, sakız sararız Düşte kâbus görsek, hayra yorarız Yeşiller müzesi, yerden firarız Yaşanası yerdir, Andırın derler Burnumda tütüyor, Çınar Geçidi Onsuz yaşamak mı? sonsuz hiç idi Samanyolu engin, hüzme hüzmedir Pınarları zengin, zemzem süzmedir Delibal’ım dolaş, dört bir yanını Kültürünü paylaş, sev insanını Toprağın hasına, Andırın derler Gurbette üzülmüş, duracağına Bekliyor Andırın, git kucağına Andırın’dan ayrı düşen insana Memleket gözünde, hayal süsüdür DELİ;BAL - Celil ÇINKIR |
yüreğine
sağlık
selam saygı ve sevgimle.