İnsan olmak ne üzücü !
İnsanlıktan çıkmışların, insan gibi göründüğü.
İşlerine geldiğinde, her kılığa büründüğü. Merhamet ve adaletin, yere düşüp süründüğü. Bu dünyada insan olmak, ne üzücü şeymiş meğer ! Akrabanın akrep olup, ilk önce seni soktuğu Yaptıkları iyiliği, her yerde başa kaktığı Tevazunun gözden düşüp, ekşiyip de koktuğu. Bu dünyada insan olmak, ne üzücü şeymiş meğer ! Dürüstlüğün bu zamanda, enayilik sayıldığı. İnsanların alkışlanıp, övülmeye bayıldığı. Her alanda çürümenin, dalga dalga yayıldığı. Bu dünyada insan olmak, ne üzücü şeymiş meğer ! Güçlülere saygı ile davranılıp, bakıldığı. Zayıfların çaresizce, kanunlara takıldığı. Farklı düşünüyor diye, insanların yakıldığı. Bu dünyada insan olmak, ne üzücü şeymiş meğer ! Yaşlıların acımadan, sokaklara atıldığı. Çocuk yaştaki kızların, gelin diye satıldığı. Kimsesizin hor görülüp, resmen suça itildiği. Bu dünyada insan olmak, ne üzücü şeymiş meğer ! Yer yerine yuvaların, çatlayarak yarıldığı. Umutların yeşermeden, darbe alıp kırıldığı. Nice vasıfsız insanın, koltuklara kurulduğu. Bu dünyada insan olmak, ne üzücü şeymiş meğer ! Sırtını güvenle yalnız, duvarlara dayadığın. İçten dıştan eşten dosttan, sürekli darbe yediğin. Şöyle durup baktığında, batsın bu dünya dediğin. Bu dünyada insan olmak, ne üzücü şeymiş meğer ! (Onuncuköylü) |