NEREYE BAKSAM KARŞIMDA GÜZ -lll-
Gün geçer, gece geçer
aylar, yıllar mevsim geçer ne var ki, farkında olmadan ömür biter. Leylekler, sığınmacı kuşlar uçmuş kaldırımda güz artıkları sahilde üç beş balıkçı pazar’da keçiboynuzu, kestane, ceviz bollaşmış. Caddelerde insan azalmış günler geçiyor kağnı gıcırtısıyla emekçi, işçi, köylü mağlup düzen galip tüm kudretiyle kanadı yara, kırıldı kalem. Hey! Hayat, Ey! Menekşe, çayır çimen, böcü börtü, gelincik, yaylalar oy.. salda gölü, uzun göl, kızılırmak, ooy.. karadeniz ormanlar, dağlar, ovalar, sahiller dikkat tehlikedesiniz RANT denen varlığın ablukası altındasınız. Eylül onikiden vurmuş güz darbesiyle gamlanmış metropolde bir fabrika, atölye, dükkan, tarla maraba, işçi, tamirci, madenci, zanaatkar, memur terle ıslanmış tezgahlar yaralı itilmiş yorgun emekçiler. İDAM sehpasında yiğit devrimciler sehpayı kendileri devirecekler... Oy yavri yavri Bakma sakın, maviyi gökte göremezsin hanedan kısıtlamış hürriyeti umutlar bileylenmiş büsbütün kısalmış gün. Ey ömrüm, mevsim sonbahar Erken oluyor akşamlar Erken dağılıyor meyhaneler Ve hıncahınç dolu hapishaneler… Ahmet Sedat Kurt |