Zamanın Tenine"Evet! Nerde kalmıştık?" dediğimiz yerde başlıyordu her şey. Çığlıklar düşerken sahte kapılar ardına, Etkisinde kaldığım sessizlik diri tutuyordu beni. Kentin üstüne bir ağırlık çöküyordu belli belirsiz, Bir çocuk kendi alfabesinden kendi harflerini çalarken. Ürpertiyordu yaşamaya mecbur oluşum.. Yalnızlık aynası olmuş bu kentin, harap sokaklarında can çekişirken adımlarım, beni düşünmeye iten her şey ürpertiyordu. Sonrası yokmuş gibi davranamıyordu çaresizce, aklım. Köşede sakladığım acılarım tırmalarken zamanı, İki büklüm seyir ediyordum olup biteni. Ne çok geçmiş zamana gidiyordu dalgınlığım, sanki çocukluğum tutmuş da ellerimden oyun oynayalım der gibi.. Velhasıl içimdeki bunca felaketten sonra yaşamak kalmıştı geriye yaşamak ve yaşamayı geceye armağan ederken, göz yaşlarımı seriyordum tellerine. bazen öylesine çekip gitmek ne güzel |