Bir Güz Yaşı Daha ArtinAhh be masa! Söyle bana , Kaç vakit dinlersin ezanı Üç!!! Beşşşşş!!! Ya kaç vakit dinlersin beni! Ne sabırmış sendeki de!... Hani günlerden bir gün Yine dertlenmiştim sana Bildin di mi? Bir Cumhuriyet gecesiydi Tepebaşında! Biryantinlemiştim saçlarımı O zaman çoktu be saçım! Asfalta dönmemişti daha kafam Yüreğim gibi!... İnmiştik Beyoğlu’ndan salınarak da Kapıda iki izbanduta bir keskin bakış atarak Dalmıştık geceye... Manşetli bir gömlek vardı üstümde Kulağımda ’kol düğmeleri...’ Çöktük gene sahne önü masaya Çöktük gene şu zıkkımın başına! ’Şu göğsüm yırtılıp baksan Dikenler aynı güldendir...’ Bıkmadı, usanmadı Sabahat Her geldiğimde bu şarkıyla açtı perdeyi Sen belki de hatırlarsın be Artin! Babam anlatırdı Taksimspor’da oynayan Tenekeci Garbis mi ne varmış 1954 tü galiba senelerden! Türkiye-İsviçre’yi milli maçta 2-1 yenmiş İki golü de o atmış. Ne güzel günlermiş! Adı Garbis soyadı İstanbullu ! Şimdi nerde bu İstanbullular be Artin Söylesene nerde! Sen Fenerliydin değil mi? Bak kutlamayı unuttum seni yaaaa Dün Türkiye Kupasını almışsınız Bir gün tarih yazacak bunu! Unutma 1983 yılını emi... Ahhh be dostum Rüzgar gibi geçti hayat... Dün bir bugün iki derken Geldik mefta yaşına... Ne derdi Ümit Yaşar Oğuzcan Ayrılanlar İçin adlı şiirinde ’Yollarımız burada ayrılıyor Artık birbirimize iki yabancıyız...’ Ama benim senle yolumuz Hiç ayrılmadı be Artin! Sen her sabah açtın meyhaneyi Ben her gece kapattım!... Gece dedim de Artin! Yahu o gece ben Biraz erken mi çıkmıştım Artin? Eve gideceğim ama caddenin başında Eli silahlı askerler Geçeceğim diyorum Olmaz! Diyor. Meyhaneye döneyim o zaman diyorum Yassah beyim diyo. Kaldık mı Eylül düşlerimle baş başa! Birkaç saat sonra Zor attım kapağı eve... Bir şeyler olduğunu tahmin etmedim değil! Açtım ajansı ki ’Netekim’ darbe olmuş... Dur bakiyim.... Nasıl başlıyordu yaaaa! Anayasayı tağyir tebdil ılga mı neydi? Kim ne yapıyordu be Artin! Her postal sesinde yüreğime bir türkü düşer ’Kışlalar doldu bugün Doldu da boşaldı bugün...’ Askerde bir çavuşum vardı Ankara’lı Hamza Çavuş... Beni hep çöpe yollardı ki Rahat rahat çekeyim! ... Ben askerleri hep sevdim be Artin Bir tek darbeleri sevmedim! Ne yalan söyleyeyim Sevemedim... ’At martini de bre Artin Dağlar inlesin...’ Niye öyle baktın yüzüme be! Tamam tamam anladık Artin değil Hasan’dı dağları dinleten.. Az biraz kafa bulayım senle dedim Ona da izin vermedin ya Aşk olsun sana! Sana da tanıştırmıştım ya hani Benim son manitayı... Hani cami yıkılmış ama Mihrap yerindelerden bir kadındı Necla! Dün akşam üstü sana geliyorum Tam Galatasaray Lisesi’nin önünde Yolumu gözlerken karşılaştık Yüzünden düşen bin parça! Hayrola Necla nedir bu halin? Diye sormasına sordum da Hani keşke hiç sormasaymışım! Kızı kaçmış yavuklusuna... Kaldı mı kadın tek başına Kaldı mı şimdi hepten benim başıma! Dert etme bakarız bir çaresine Dedim demesine de Ne çaresi be Artin! Sıkıştırıp avucuna bir elliliği Zor kaçtım gözlerinden Ulan hayat bir kere de gül be! Koy şu şarkıyı pikaba be Koy da muhabbete cila edelim ’Muhabbet bağına girdim bu gece...’ Offff Artin Offff! Her geçen gün daha mı Çok konuşuyorum! Ben böyle miydim ya! Sırtta laciler kafada fötr şapka Süzülürdüm aftozun kanına Ne çok gönül yaktık be Artin Ne çok gönülde yandık!... İnadına çalıyorsun değil mi Artin? İnadına, inadına çakıyorsun kafama ’Bu son fasıldır ey ömrüüüüüüüüüümmmmm Nasııl geçerseeeeeeen geeeeeçççççççç.....’ Artinnnnn! Bir göz yaşı daha ver Bu defa mezesi Güz yaşı olacak! Bir gözyaşı! . Bir güz yaşı... Bir gözyaşı! Bir Güz Yaşı... Not: Bir Güz Yaşı Daha Artin adlı bu şiir; Bir Gözyaşı Daha Artin Üçleme Şiirinin ikincisidir. Üçüncüsü olan Biz Söz Yaşı Daha Artin adlı şiiri de yarın ekleyeceğim. |