AZER(BAYCAN) GÜLLERİİki devlet bir millet, kardeşlik burcundayız Muhabbet hamurunda, hilâlin harcındayız Yolunu gözlüyorum, söyle bana hardasın? Kara kışlar içinde, kim demiş bahardasın Canımdan aziz bildim toprağını, taşını Kendi yaşım belledim gözündeki yaşını Ateşlere verildi, kül edildi gülzârın Nice seneden beri bitmedi âhuzârın Hiç kimse yok edemez bu dünyada cismini Çağların göbeğine yazmalıyız ismini Tarihlerin omzunda mukaddes bir yüksün sen Her zaman onurlusun, her zaman büyüksün sen Bayraklara renk veren al’ımız birdir bizim Aynı kökten beslenen dalımız birdir bizim Seni soludum Bakü, aldığım her nefeste Senden uzakta geçen her günüm bir kafeste Gözyaşımız olmazsa sararırsın, kurursun Elif misali dimdik, şerefinle durursun Suya kanarsın ey dost, sevgi pınarlarında Gölgelenirsin ey can dünün çınarlarında! Ecdadın kanlarıyla karıldın ve yoğruldun Düştüğün yerden kalktın, efe gibi doğruldun Hocalı, Karabağ’da al kanlara boyandın! Gece karanlığından sabahlara uyandın Hürriyete gidecek yolu bulacaksın sen Gök kubbenin altında bâki kalacaksın sen Bir kovanda arıyız, balımız birdir bizim Bin yıllık çınarız biz, çalımız birdir bizim Yabana verdirmeyiz tek bir çakıl taşını Türkiye’m yalnız koymaz Azeri kardaşını Müşterek kıymetimiz Nesîmî ve Fuzulî Senin alnında yazan alnımızda yazılı Sensiz beden cesettir, cansın Azerbaycan’ım! Bayrağıma renk veren kansın Azerbaycan’ım! Ölümüne koruruz Bahtiyar’ın yurdunu Çakala yem etmeyiz Kafkasların kurdunu Seni müreffeh görmek hep vardı düşümüzde En çok senin payın var candan gülüşümüzde Üzerine saldılar Ermeni’nin dölünü Bağından koparamaz kimse Azer gülünü Kahvenin telvesinde falımız birdir bizim Kadim değerlerimiz, malımız birdir bizim Barut mahzenlerinde ateşle sınanırsın Ruhun yağmalansa da zafere inanırsın Yiğitlik meydanını sen ki son terk edensin Cesaret aşısını ruhlara zerk edensin Ateş denizlerinde yüzersin yavaş yavaş Zaferlere gebedir yürüttüğün bu savaş Ataların izinde bu ne kutlu akındır Ölümü öldürene zafer elbet yakındır Ölüm bizlere düğün, yüreği olan gelir Cesareti olmayan yorgan altında ölür Bir ömür sürmez kışlar, bahara ne kaldı ki? Zulmetin ardı ışık, nehara ne kaldı ki? Düşmanları sindiren elimiz birdir bizim Bağlamada, kopuzda telimiz birdir bizim Azeri kardaşlarım Kafkasların kurdudur Ermeniler işitsin, Karabağ Türk yurdudur Kabuk bağlayamayan yâremizdir Karabağ! Mâzinin girdabında çaremizdir Karabağ! Melekler hasat eyler Karabağ güllerini Yâr etmeyiz zalime Azeri illerini Soydaşım yaş dökerken yürekler köz köz olur Yanar ta ciğerimiz mevsim bize güz olur Bağımsız Azerbaycan muradımızdır bizim Ermeni’yle sınanmak Sırat’ımızdır bizim Karabağ’ın sınırı yeniden çizilecek! Gün doğumu yakındır, düğümler çözülecek Bir bahçenin gülüyüz, dilimiz birdir bizim Bakü, İstanbul, Gence ilimiz birdir bizim Ey dağların kartalı, Kafkasya’nın maralı! Bu devran böyle sürmez, değil bahtın karalı Karanlıklardan geçtin cennetin sabahına Rabbim mutlak ses verir mazlumların âhına Hazar’ın dalgaları kabardıkça kabarır Zaman tersine döner, kuzu kurdu aparır Azeri’m yaş dökerken gülebilmirem gayri Akan kanlı yaşını silebilmirem gayri Azadlık Meydanı’nda bayrağın dalgalansın Övün cihan durdukça, tarihler seni ansın Kılına zarar gelse yaramızı (d)eşersin Tohum çatladı artık, umutların yeşersin Menzilimiz aynıdır, yolumuz birdir bizim Dede Korkut, Alparslan; ulumuz birdir bizim M. NİHAT MALKOÇ |