Bir yer, bir hikaye !
Otoban da geldi geçti, değişen pek bir şey yok.
Dökülmüş soğanlar gibi, çürüyor Savaştepe. Derinlere ilerliyor, bağrına saplanan ok. Sanki yıkılacak gibi, yürüyor Savaştepe. Kim çizdiyse zamanında, yine aynı sınırlar. Ölüleri kalkıp gelse, hiç ölmedik sanırlar. Dolaşsalar her yerini, şaşırmazlar tanırlar. Elli yıldır gelişmedi, duruyor Savaştepe. Değişmeler var elbette, eldekiler de kayıp. Koca Öğretmen Okulu, bize en büyük ayıp. Sıkayım mı canınızı, hepsini birbir sayıp. Çarşıdaki çınar gibi, kuruyor Savaştepe. Tek bir devlet kuruluşu, açılmadı nedense. Daha fazlası kalırdı, bir kalburda elense. Beylerimiz keyif ehli, odun gibi el ense. Kavak gibi dallarını, kırıyor Savaştepe. Ne gençlere iş imkanı, ne de elden tutan var. Ne esnafa bir güvence, ne hesaba katan var. Ne de yarından umutlu, içi rahat yatan var. Soğuk terler döke döke, eriyor Savaştepe. Elli yaşın üstündeki, herkes dünü anıyor. Boşa geçen onca yıla, bakıp içi yanıyor. Yalanlara doymuşsa da, yine de inanıyor. Uyanıkken bile düşler, görüyor Savaştepe. Adı "Keressa’yken" bile, tacıymış "Bergamon’un. Ayazmasında kalırmış, yazları kral onun. Karakolu olmuş sonra, muhteşem Selçuklu’nun. Şimdi sıranın sonuna, giriyor Savaştepe. İstasyonda vagonların, pancarlarla dolduğu. Tütün parasıyla düğün, yapıp gelin aldığı. Mevcut dört bankanın bile, bazen aciz kaldığı. Yıllar öncesini mumla, arıyor Savaştepe. Kazanç getiren bir şey yok, dönmüyor artık para. Diğer ilçeler çok önde, bizlerden uzak ara. Neresine dokunsanız, gidin bakın hep yara. Kendi yarasını kendi, sarıyor Savaştepe. İnsanını hor görerek, ezdirenler konuşsun. Seçimlerde meydan meydan, gezdirenler konuşsun. Çeyrek altın bozar gibi, bozduranlar konuşsun. Kendine dert edineni, yoruyor Savaştepe. Sokakları tarla gibi, mahkumuz çakıllara. Bin bir türlü farklı sebep, geliyor akıllara. Gelmiş geçmiş partilere, başkan ve vekillere. Günahımız nedir diye, soruyor Savaştepe ! (Onuncuköylü) |